Yazı kategorisi: Film, Gösteri, Festival

Eskişehir Uluslararası Film Festivali 16 Kasımda başlıyor Özel Seçki Filmler

20. Eskişehir Uluslararası Film Festival, 16 – 24 Kasım 2018 tarihleri arasında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü destekleri ile Anadolu Üniversitesi ve İletişim Bilimleri Fakültesi tarafından gerçekleştirilecektir.

Türkiye’nin üniversite kimliği taşıyan uluslararası tek uzun metraj film festivali olan Eskişehir Uluslararası Film Festivali, 20.kez sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanırken festivalin etkinlikleri de belli olmaya başladı.  

Festival Filmleri

2018 yılındaki festivalde Türk Sineması, Dünya Festivallerinden, Gece Yarısı Sineması, 20 Yılın Unutulmazları, Özel Gösterim, Türkiye’den Kısa Filmler, Dünyadan Kısa Filmler, Anısına, Dünya Sinemasının Genç Yıldızları, Canlandırma Sineması, Hayatımız Belgesel, Engelli Farkındalık alanında toplam 64 film seyirci ile buluşacak.

Film Söyleşileri

Bu yıl Sibel, Güvercin, Çirkin Kral Efsanesi, Ağa, Tuzdan Kaide, Borç, Aydede, Kaos, Arada, Çınar, Anons filmlerinin bitiminden sonra Sinema Anadolu’da film söyleşileri olacaktır.

Festivaldaki filmlerin oynayacağı salon ve tarihleri görmek için tıklayın…

Festival Tanıtım Filmi için tıklayın…

Özel Seçki Fimler

20 Yılın Unutulmazları(4 film) Vavien, Pan’ın Labirenti, Pan’s Labyrinth, Masumiyet, Amour

Anısına(3 film)

Hesaplaşma(2017) Rainbow, Amadeus (1984), Ölü Adam Dead Man, 1995

Canlandırma Sineması(3 film) Dilili Paris’te (2018) Dilili in Paris, Funan (2018), Kule (2018) The Tower

Hayatımız Belgesel(3 film) Bergman (2018) Bergman  A Year in a Life, Çirkin Kral’ın Efsanesi (2017) The Legend of The Ugly King,  Neden Yaratıcıyız? (2018) Why are we Creative?

Engelli Farkındalık(2 film) Çınar (2018), Merak Etme Fazla Uzaklaşamaz (2018) Don’t Worry, He Won’t Get Far on Foot

Gece Yarısı Sineması(2 film) Jack’in Yaptığı Ev The House That Jack Built, Suspiria

20 Yılın Unutulmazları(4 film)

Vavien

Celal, kendisine can sıkıcı gelen karısıyla çocuklarının arasında, mutsuz bir aile yaşamı süren, umutsuzluğun içine gömülmüş bir babadır. Ağabeyi Cemal’le ortak kurdukları elektrikçi dükkânında da işleri yolunda gitmemektedir. Sıradanlıktan kurtulmak isteyen ikilinin tek eğlencesi, Samsun’daki barlarla pavyonlardır. Pavyonda çalışan Sibel Ceylan’ın aşkına kapılan Celal, aşkı için, başına türlü dertler açar. Karısının kendisinden gizli biriktirdiği parayı öğrenip ele geçirmeye çalışınca, şaşırtıcı olaylarla karşılaşır. 

Taylan Biraderler adıyla da anılan Yağmur Taylan ile Durul Taylan kardeşlerin yönettiği, senaryosunu Engin Günaydın’ın yazdığı film, yakın dönemde çekilen yerli filmler arasında ayrıksı bir yerde duruyor. Kara mizahtan beslenen yapısının, derinlemesine işlenmiş karakterlerinin yanında, ilgi çekici görselliğiyle Vavien (2009), 12. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nden sonra bir kez daha, Eskişehirli sinemaseverlerle buluşuyor.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Amour

Georges ile Anne, seksen yaşlarında, emekli müzik öğretmeni bir çifttir. Ömürlerini huzur ve mutluluk içerisinde geçiren çiftin dingin yaşamı, bir gün Anne’in felç geçirmesiyle altüst olur. Georges, eşine elinden geldiğince iyi bakar; ama yapabilecekleri sınırlıdır. Onca yıla yayılan evlilikleri, Anne’in sağlığı kötüleştikçe, bambaşka bir bağlılık sınavından geçmek zorunda kalır.

Usta yönetmen Michael Haneke’nin aşk, sevgi, yaşlılık, ölüm konularına odaklandığı filmin başrollerinde Jean-Louis Trintignant ile gençliğinde oynadığı Hiroşima Sevgilim (Hiroshima Mon Amour, 1959) filmiyle de tanınan, 2017 yılında yaşamını yitiren Emmanuelle Riva yer alıyor. Haneke’ye ikinci Altın Palmiye ödülünü kazandırdıktan sonra dünya çapında onlarca ödül alan Aşk (2012), 15. Uluslararası Eskişehir Film Festivali’nin en çok ilgi çeken filmlerinden biriydi.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Masumiyet

Tam yirmi yıl önceki  adıyla Uluslararası Eskişehir Sinema Günleri’nin ilkinde, izleyiciyle buluşan filmlerden biri Masumiyet…

Yusuf, cezaevinde on yıl tutuklu kaldıktan sonra özgür bırakılır. Ablasıyla görüşmek için İzmir’e gider.  Teyzesiyle eniştesinin evinde tanıklık ettiklerinden kaçan Yusuf, ucuz bir otele yerleşir. Aralarında sıra dışı bir ilişkinin süregeldiği Uğur ile Bekir, işitme ve konuşma yetisinden yoksun doğmuş Çilem de aynı otelde kalmaktadır.  Tanışmalarının ardından, herkesin kendi masumiyetini izlediğini gören Yusuf yine, sarsıcı olaylara tanıklık edecektir. Yeşilçam filmlerinin geleneksel aşırılıkları, Masumiyet filmiyle çağdaş bir anlatım kazanır.

Zeki Demirkubuz’un yönettiği Masumiyet,  Bekir’in kırlık alandaki uzun konuşmasıyla, oteldeki kavgayla, aykırı sözcüklerin kullanıldığı konuşmalarla belleklerde yer etmiştir.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Pan’ın Labirenti, Pan’s Labyrinth 

Yıl 1944, İspanya İç Savaşı’ndan beş yıl sonra… On yaşındaki Ofelia, hasta ve hamile annesiyle birlikte, yüzbaşı üvey babasının yanına taşınır. Bu ev, aynı zamanda orman içinde bir karakoldur ve arka bahçesinde esrarengiz bir labirent vardır. Üvey babasının çevresindekilere uyguladığı tüm eziyetlere tanıklık eden Ofelia, labirentin içindeki gerçeküstü bir yaratıkla beslediği düşsel güzellikteki dünyasının içinde, kendisini çevreleyen vahşetten kaçmanın yolunu bulur.

İlk kez 2006 yılında Cannes Film Festival’inde gösterilen Pan’ın Labirenti, küçük bir kızın gözünden dünyaya bakıyor. Film, Suyun Sesi (The Shape of Water, 2017) adlı filmiyle geçtiğimiz yıl boyunca birçok ödül kazanan Guillermo del Toro’nun başyapıtı sayılıyor. Filmin, 9. Uluslararası Eskişehir Film Festivali’nde anlattığı masalın etkileri, festivalin yirminci yılında da sürüyor.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Anısına(3 film)

Hesaplaşma(2017) Rainbow   

Hesaplaşma (2017), Beppe Fenoglio’nun aynı adlı romanından esinlenmiş. Anlatılanlar, 1943 yazında İtalya’da geçiyor. Yirmili yaşlardaki Fulvia, Milton, Giorgio iyi geçinen arkadaşlardır. Genellikle Fulvia’nın yazlıklarında buluşan üç arkadaş, çok sevdikleri Over the Rainbow şarkısıyla dans edip eğlenirler. Giorgio ile Milton, İtalyan İç Savaşı başlayınca direnişçilere katılırlar. Her iki erkek de, birbirinden habersiz, Fulvia’ya âşıktır. Fulvia ise yalnızca Milton’un kendisine yazdığı mektuplardan hoşlanmaktadır. Milton, bir söyleşi sırasında, Fulvia’nın Giorgio’ya duyduğu aşkı öğrenir. Sonrasında Giorgio ile hesaplaşmak için yola çıkar; ancak Giorgio, kısa bir süre önce faşistlerin eline düşmüştür. 

İlk kez 2017 Toronto Film Festivali’nde gösterilen Hesaplaşma, Vittorio Taviani’nin ölümünden önce çekilen son Taviani Kardeşler filmi.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Amadeus (1984) 

Amadeus (1984), on sekizinci yüzyılda Viyana’da yaşamış besteciler, Wolfgang Amadeus Mozart ile Antonio Salieri’nin başından geçenleri anlatıyor. Salieri, dindar biridir. Bestecilikle ulaştığı başarısını, Tanrı’nın bir armağanı gibi görür. Mozart’ın müziğini son derece tanrısal bulan Salieri, ona hayrandır. Gelecekte, Mozart’ın düzeyine çıkmayı başarmak için çabalar. Böylece, Tanrı’ya ulaşacağına inanmaktadır; ancak, yakından tanımaya başladığında, Mozart’ın kaba kişiliğini öğrenince şaşkına döner. Tanrı’nın, böyle bir adamı kutsamasına anlam veremez. Kendi sıradanlığının intikamını, hem Tanrı’dan hem de Mozart’tan alması gerekmektedir.

  Guguk Kuşu (One Flew Over the Cuckoo’s Nest, 1975), Hair (1979), Ay’daki Adam (Man on the Moon, 1999) filmleriyle tanınan usta yönetmen Milos Forman’ın yönettiği Amadeus (1984), En İyi Film dâhil sekiz dalda Akademi Ödülü almıştır.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Ölü Adam Dead Man, 1995

William Blake önemsiz, sıradan bir yaşam sürdüğüne inanan bir gençtir. Yeni bir deneyim kazanmak için, bulunduğu toprakları bırakarak, bilmediği bir yerde yeni bir yaşama atılmaya karar verir. Çıktığı yolculuk onu, her anlamda değiştirecektir. Yine, bunalım içindeki bir anında tanıştığı, ‘Hiç Kimse’ adındaki Amerikan yerlisi onu, daha önce yaşamış şair, William Blake sanarak yeni bir dönüşüme götürür. Böylece William Blake, Hiç Kimse ile kendi içinden bambaşka biri yaratır.

Amerikan bağımsız sinemasının ustalarından, Jim Jarmusch’un yönettiği filmdeki, western türüne yeni bir soluk getirmesine yarayan siyah-beyaz görüntüleri, 3 Temmuz 2018’de yaşamını yitiren Robby Müller düzenlemiştir. Birçok ödül kazanan Müller, 1997 yılında hem Ölü Adam (Dead Man, 1995) hem de Dalgaları Aşmak (Breaking the Waves, 1996) filmleriyle Ulusal Film Eleştirmenleri Derneği ile New York Film Eleştirmenleri Birliği ödüllerini kazanmıştır.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Canlandırma Sineması(3 film)

Dilili Paris’te (2018) Dilili in Paris

Dilili Paris’te (2018) Fransa tarihinde Güzel Dönem (La Belle Époque) adıyla anılan, 20. yüzyılın başlarındaki yıllarda geçiyor. Kanak Dilili Güzel Dönem’in Paris’inde, tekerlekli botlarıyla dağıtımcılık işine çıkan gençlerin arasındadır. Arkadaşıyla Kanak Dilili, kayıplara karışan kız çocuklarının gizemini çözmeye çalışırlar. Araştırmalarında kendilerine yardım edecek bölgelerde dolaşan, birçok sıra dışı erkek ya da kadınla karşılaşırlar.  

Yönetmen Michel Ocelot’un deyişiyle Dilili Paris’te (2018) bir yandan dönemin tutkulu ve büyüleyici ortamını yansıtırken; diğer yandan da kadının toplumdaki konumuna odaklanmaktadır. Kiriku ve Büyücü (Kirikou and the Sorceress 1998), Azur ile Asmar (2006), Gece Masalları’ndan (Tales of The Night, 2011) sonra Michel Ocelot’un büyüleyici genç kahramanlar, gizemli yerler, büyülü karşılaşmalarla geri döndüğü film, karanlık güçlerin karşısında iyinin kazandığı bir anlatı ortaya koyuyor. Film Türkiye’de ilk defa 20. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nde gösterilmektedir.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Funan (2018) 

Funan (2018), Kamboçya’daki acımasız Kızıl Khmer yönetiminin,  17 Aralık 1975 tarihinde, Phnom Penh şehrini ele geçirilmesiyle başlar. Milyonlarca insan, başkentten kırsal alana, yeni yönetimi desteklemek için çalışmaya gönderilir.  Göçe zorlananlar arasında Chou ile  Khoun ve dört yaşındaki oğulları Sovanh da vardır.  Mayınlarla döşeli yolda, açlık içinde, haftalarca yürümek zorunda kalırlar.  Kızıl Khmer yönetiminin, 1979 yılında devrilmesine kadar, Kamboçya halkının çoğunluğu, çalışma kamplarında esir tutulmuşlardır.

Funan filminde, annesinin yaşamından esinlenen yönetmen Denis Do ayrılık, açlık, esirlik koşullarında bile yaşamda kalma çabasından yola çıkarak, bir umut öyküsü anlatabiliyor. Funan, yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi ve 2018 Annecy Uluslararası Canlandırma Film Festivali’nde Uzun Metraj Kristal Ödülü’nü kazandı. Film Türkiye’de ilk defa 20. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nde gösterilmektedir. 

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Kule (2018) The Tower

Kule (2018), Lübnan’daki sığınmacı yerleşkesinde, on bir yaşındaki Filistinli kız Wardi’nin, farklı yaşlardaki akrabalarından dinledikleri üzerinden, anavatanıyla tanışmasını anlatır. İki boyutlu canlandırma ve kukla canlandırmanın birlikte kullanıldığı film, Filistin azınlığını incelemektedir. Kampta yaşayan ailenin dördüncü kuşağının üyesi Wardi, büyüklerinden, çektikleri 70 yıllık çileyi öğrenir. Film, olayları küçük bir kızın gözünden anlatır. Böylece, Orta Doğu’da geçmişte yaşanan sorunların bugüne yansımaları, hem çocuklara, hem de yetişkinlere seslenen bir dille sunulur.

 Filmde anlatılanlar, Beyrut’taki Burj el Barjaneh sığınmacı yerleşkesinde, İngilizce öğreten ve canlandırma film dersleri de veren yönetmen Mats Grorud’un kişisel deneyimlerini de yansıtır.  Kule, yönetmenin ilk uzun metrajlı filmidir.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Hayatımız Belgesel(3 film)

Bergman (2018) Bergman  A Year in a Life  

Bergman (2018) İsveçli film yönetmeni Ingmar Bergman’ın Yedinci Mühür ve Yaban Çilekleri adlı sinema filmlerinin yanında dört tiyatro oyunuyla bir TV filmini yönettiği, yaşamının hem en üretken hem de en çalkantılı yıllarından birine, 1957’ye odaklanıyor. Filmin çıkış noktası, yönetmen Jane Magnusson’un 2013’te Martin Scorsese, Francis Coppola, Wes Anderson ile çektiği Trespassing Bergman belgeselidir. Bergman filmi (2018), Bergman’ın etkileyici sanatsal mirasının temelindeki varoluşçu temaların özel yaşamındaki yansımalarını araştırıyor. 

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Çirkin Kral’ın Efsanesi (2017) The Legend of The Ugly King

Çirkin Kral’ın Efsanesi (2017), dünyaca ünlü yönetmen ve oyuncu Yılmaz Güney’in, yaşamının dönüm noktalarını anlatan bir belgesel. Film, Yılmaz Güney’i tanıyan kişilerin görüşleriyle kişisel ya da kurumsal kaynaklardan derlenen bilgiler doğrultusunda çekilmiş. Belgesel, sanatçının karşılaştığı güçlüklerin yanı sıra dünya görüşünü, sanata bakışını da göz ardı etmiyor. Yılmaz Güney, 1982 Cannes Film Festivali’nde, Yol filmiyle kazandığı Altın Palmiye’den sonra, Avrupa sinemasında önemli bir yer edindi. 

  Film, dünya gösterimine, Yılmaz Güney’in 33. ölüm yıl dönümünde Toronto Film Festivali’nde çıktı. Hüseyin Tabak’ın yedi yılda tamamladığı Çirkin Kral’ın Efsanesi, Costa Gavras ve Michael Haneke gibi saygın yönetmenlerle söyleşiler de içeriyor.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Neden Yaratıcıyız? (2018) Why are we Creative?

Usta yönetmen Hermann Vaske Neden Yaratıcıyız? (2018) filminde;  dert edindiği kişisel bir konuyu aydınlatmak için, 30 yıl boyunca tanıştığı dünyanın en ilgi çekici sanatçılarına, düşünürlerine aynı soruyu yöneltir: “Neden yaratıcısın?”. Sorduğu kişiler arasında David Bowie, Ai Weiwei, Björk, Yoko Ono, Quentin Tarantino, Nick Cave, Dalai Lama gibi, daha birçok kişi vardır. 

  Vaske yönetmen, yazar, yapımcı kimliğiyle yıllar içerisinde sayısız insanla çalışmış; aralarında Cannes Lions ile Clio’nun da bulunduğu 100’ü aşkın ödül kazanmıştır. Balkan Spirit (2012) adlı yol filminde de Güneydoğu Avrupa’yı Marina Abramoviç, Slavoj Zizek, Emir Kusturica, Angelina Jolie ile gezerken yine yaratıcılık konusunu inceleyen Vaske, Neden Yaratıcıyız? filmiyle de aynı kavramı sorgulayışını, 30 yılı aşan uzmanlık yaşamı boyunca sürdürdüğünü gösteriyor. 

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Engelli Farkındalık(2 film)

Çınar (2018) 

30’lu yaşların ortasındaki Mustafa, eşi Suna ve engelli oğlu Rıza ile birlikte Kars’ın Sarıkamış ilçesinde yaşamaktadır. İşe her gün at sırtında gitmek zorunda olan Mustafa, ailesini makam şoförlüğü yaparak geçindirir. Mustafa’nın en büyük hayali, oğlunun diğer çocuklar gibi koşup oynadığını görebilmektir. Bu nedenle oğlunu ameliyat ettirebilmek için, sevmediği işinde patronu ne derse yapmak zorunda kalır. Eşi Suna ise Rıza ile ilgilenmektedir. Engelli oğlunun eğitim alması için elinden geleni yapan Suna, oğlunu okula sırtında götürüp getirir. Suna’nın geçirdiği kazanın ardından öğrendikleri bir gerçek, ailenin zor olan yaşamlarını daha da altüst edecektir. Kendisi de engelli bir birey olan yönetmen Mustafa Karadeniz, kendi yaşam öyküsünden izler taşıyan ilk uzun metrajlı filmi Çınar (2018)’ı, başta annesi Çınar Hanım olmak üzere tüm engelli çocuk annelerine ithaf etmiştir. 

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Merak Etme Fazla Uzaklaşamaz (2018) Don’t Worry, He Won’t Get Far on Foot

Merak Etme Fazla Uzaklaşamaz (2018), karikatürist John Callahan’ın 1989’daki anılarına dayanmaktadır. Çılgın bir yaşam süren Callahan, geçirdiği trafik kazasından sonra tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kalır. Alkolik birine dönüşen John, kız arkadaşıyla destekçisinin güç vermesiyle alkol bağımlılığından kurtulmaya karar verir. İyileşme sürecinde karikatür yeteneği açığa çıkar. Çizdiği yergi dolu karikatürler, Callahan’ın yaşamına yeni bir soluk getirir. Can Dostum (Good Will Hunting, 1997) filmiyle bilinen yönetmen Gus Van Sant, Merak Etme Fazla Uzaklaşamaz (2018) ile abartmadan bir başarı öyküsünü duygusallıkla anlatmaktadır.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….  

#Eskişehir #Uluslararası #Film #Festival  #AnadoluÜniversitesi #İletişimBilimleri #Kültür #Sinema #söyleşi #Dünya #Gece #Unutulmazlar #Canlandırma #Belgesel #Engelli #EskisehirFF @EskisehirFF

Yazı kategorisi: Film, Gösteri, Festival, söyleşi

Eskişehir Uluslararası Film Festivali 16 Kasımda başlıyor Dünyadan Filmler

20. Eskişehir Uluslararası Film Festival, 16 –24 Kasım 2018 tarihleri arasında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü destekleri ile Anadolu Üniversitesi ve İletişim Bilimleri Fakültesi tarafından gerçekleştirilecektir.

Türkiye’nin üniversite kimliği taşıyan uluslararası tek uzun metraj film festivali olan Eskişehir Uluslararası Film Festivali, 20.kez sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanırken festivalin etkinlikleri de belli olmaya başladı.  

Festival Filmleri

2018 yılındaki festivalde Türk Sineması, Dünya Festivallerinden, Gece Yarısı Sineması, 20 Yılın Unutulmazları, Özel Gösterim, Türkiye’den Kısa Filmler, Dünyadan Kısa Filmler, Anısına, Dünya Sinemasının Genç Yıldızları, Canlandırma Sineması, Hayatımız Belgesel, Engelli Farkındalık alanında toplam 64 film seyirci ile buluşacak.

Film Söyleşileri

Bu yıl Sibel, Güvercin, Çirkin Kral Efsanesi, Ağa, Tuzdan Kaide, Borç, Aydede, Kaos, Arada, Çınar, Anons filmlerinin bitiminden sonra Sinema Anadolu’da film söyleşileri olacaktır.

Festivaldaki filmlerin oynayacağı salon ve tarihleri görmek için tıklayın…

Festival Tanıtım Filmi için tıklayın…

Dünyadan Filmler

Dünya Festivallerinden(9 film) Arakçılar Shoplifters, Climax, Dogman, Don Kişot’u Öldüren Adam (2018), The Man Who Killed Don Quixote, Kefernahum Capharnaüm, Soğuk Savaş Cold War, Şüphe Burning, Tarihe barbar olarak geçmek umurumda değil! If Do Not Care If We Go Down In History as Barbarians, Üç Hayat Trois Visages,

Dünya Sinemasının Genç Yıldızları (10 film) Aga (2018), İtaat (2018) Obey,   Kız (2018) Girl, Limonata (2018) Lemonade, Öylece Oturan Fil An Elephant Sitting Still,   Rahat Bir Nefes (2018) And Breathe Normally, Retablo (2017,) Sara ve Selim Hakkında (2018)The Reports on Sarah and Saleem,  Suçlu(2018) The Guilty, Zavallı Pity (2018)

Dünyadan Kısa Filmler(6 film) Duvarın Ardındaki Erkekler (2018), Sınırda (2018, Matria (2017),    Sevgili Basketbol (2017), Taslak (2017), Sarsıntı (2018)

Dünya Festivallerinden(9 film)

Arakçılar

Arakçılar (2018), çalarak geçinmeye çalışan bir aileyi gözler önüne sererken, keskin bir toplumsal eleştiri de getirir.  Osamu ile oğlu, marketten çaldıklarıyla eve dönerken, neredeyse soğuktan donacak küçük bir kız çocuğuyla karşılaşırlar. Başlangıçta, besleyecek bir boğaza daha karşı çıkan aile, küçük kızın yaşadığı zorlukları öğrendiklerinde ona kucak açar. Küçük kız, eve neşe getirir; ancak, gizli bir gerçeğin açığa çıkmasıyla her şey değişir. 

Usta Japon yönetmen Hirokazu Koreeda, 16. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nde, Benim Babam Benim Oğlum (2013) filmiyle  yer almıştı.  Acımasız bir kentte kurulan aile bağlarını anlattığı son filmi Arakçılar, 71. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü’nü aldı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Climax

Çarpıcı açılışıyla Climax (2018), dans çalışmalarının bir kış gecesinde sanrılarla dolu, irkiltici boyutlara ulaşmasını anlatır. 1990’lı yılların ortasında yirmi dansçı, gösterilerine çalışmak için, ormandaki eski bir yatılı okulda buluşurlar. Birbirlerini yeni yeni tanıyan dansçılar, üç gün boyunca hem çalışır hem de eğlenirler. Ayrılmadan önce, eğlenceli bir gece düzenlemeye karar verirler. İlerleyen saatlerde, kendinden geçen dansçılar, sıra dışı davranışlarda bulunurlar. Kimileri cennette zaman geçirdiğini, kimileri de cehenneme düştüğünü sanır. Filmde sevinçten karmaşaya hatta, kargaşaya dönüşen son gece, çarpıcı bir betimlemeyle gözler önüne seriliyor. 

Irreversible (Dönüş Yok, 2018) filmiyle tanınan yönetmen Gaspar Noe, filmlerinin senaryolarını da kendisi yazıyor. Yönetmen, birçok filmindeki gibi, Climax filminde de doğumun ve ölümün tüm olağanüstülüklerine karşın, aralarında yer alan yaşam sürecindeki insanın, gelip geçici bir zevke mi odaklandığını sorguluyor. 

Climax, ilk kez 71. Cannes Film Festivali’nde gösterildi. Yönetmenlerin 15 Günü (Quinzaine) Film Günleri’nde Sinema Sanatı Ödülü’nü kazandı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Dogman

Dogman (2018) İtalya’nın kenar mahallelerinde geçen bir film.  Herkese çok nazik davranan Marcello, karısıyla boşandıktan sonra yaşamını, küçük kızlarını mutlu etmeye adamış, köpek bakıcılığıyla geçinen biridir. Kızı, uzak ülkelere tatile gitmeyi çok istemektedir. Kızının isteğini gerçekleştirmek için yeterli parayı kazanamayan Marcello, ek bir iş yürütmeye başlar. İkinci işinde çalışırken, şiddet düşkünü eski boksör Simone ile yolları kesişince, tüm yaşamı değişir. Marcello, onurunu geri kazanmak için, tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bir karar vermek zorundadır.  

  İtalyan yönetmen Matteo Garrone, Reality (2012) filmiyle 65. Cannes Film Festivali Büyük Ödülü’nü kazanmıştı. Dogman filmi, 71. Cannes Film Festivali’nde Marcello Fonte ile En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü, filmdeki köpeklerle de Palm Dog Ödülü’nü kazandı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Don Kişot’u Öldüren Adam (2018), Miguel de Cervantes Saavedra’ın yazdığı,   edebiyat tarihindeki ilk çağdaş romanın   kahramanı  Don Quixote’nin (İspanyolca okunuşu Don Kihote; Türkiye’de bilinen adıyla Don Kişot), başından geçen ilginç olaylardan esinlenilmiş  fantastik  bir öyküyü  anlatıyor. Alaycı  reklam yönetmeni  Toby, La Mancha adındaki küçük bir İspanyol kasabasında çektiği  filminin etkileriyle yıllar sonra yüzleşmek zorunda kalır. Kendini Don Kişot sanan eski bir ayakkabıcı, Toby’i  de  Sancho Panzo yerine koyarak,  gerçeküstü bir  yolculuğa çıkar. Ardından, 21. yy.  Londrası ile 17. yy.  La Manchası;  gerçekle  kurmaca;  aklı başındalıkla delilik;  çılgınlıkla dinginlik; mantıklıyla  saçma birbirine karışır. 

Terry Gilliam,  hem yönettiği hem de senaryosuna katkıda bulunduğu Brazil (1985) filmiyle 58. Oscar  ödüllerinden En İyi Özgün Senaryo  ödülüne  adaydı. 1989 yılından beri üzerinde çalıştığı Don Kişot’u Öldüren Adam, 71. Cannes Film Festivali’nin kapanış filmi seçildi.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Kefernahum

Kefernahum (2018), kutsal sayılan şehirlerden birinin adı. Filmde, Suriyeli sığınmacı, 13 yaşındaki  Zain Al Rafeea, oyunculuk yeteneğiyle öne çıkıyor. Filmde de aynı addaki bir çocuğu canlandırıyor. Ailesi yalnızca birkaç tavuk karşılığında Zain’in 11 yaşındaki kız kardeşini, evlendirmek için, bir adama satar. Zain, yaşadıklarına artık katlanamayarak  evden kaçar. Sonrasında ailesine karşı, kendisini neden bu dünyaya getirdiklerini sorgulayan  bir dava açar. 

Yönetmen Nadine Labaki, bir gece, trafikte kırmızı ışıkta beklerken,  kucağındaki yarı uykulu çocuğuyla  dilenen  bir kadınla karşılaşır.  Gördüklerinden etkilenerek neredeyse üç yıl boyunca, aynı koşullardaki çocukların, bu yaşama nasıl düştüklerini araştırır. Edindiği bilgileri, yaşanan sorunların altını çizmek için, en güçlü araçlardan sinemayı kullanarak anlatmak istediğini açıklamıştır.

Film ilk kez,  71. Cannes Film Festivali’nde gösterilmiştir. Festivalin, Jüri Ödülü’nün yanında  üç ödül daha kazanmıştır.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Soğuk Savaş

Soğuk Savaş (2018), uyumsuz karakterlerine karşın, birbirlerine tutkuyla bağlanan Wiktor ile Zula’nın, soğuk savaş döneminde yaşadıkları aşkı, muhteşem müzikler eşliğinde anlatıyor. Polonya, Berlin, Paris, Yugoslavya boyunca süren; ancak özgürce yaşanamayan bu tutkulu aşkın ardında, yakın dönemin tarihsel olayları da sorgulanıyor. Siyah-beyaz çekilen filmde ışık, ustaca kullanırken, 15 yıllık yakın geçmiş, perdeye yansıtılıyor. 

Polonyalı yönetmen Pawel Pawlikowski,  87. Oscar Akademi Ödülleri’nde İda (2013) ile Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar kazandı. İda,  16. Uluslararası Eskişehir Film Festivali’nde yer almıştı. Soğuk Savaş filmiyle 71. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için de yarışan Pawel Pawlikowski, En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazandı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Şüphe

Film biri zengin, diğeri yazar adayı iki erkekle bir genç kadın arasındaki aşk üçgenini anlatıyor. Jongsu, romanını yazmaya çabalarken, yarı zamanlı posta dağıtımı işinde çalışır. Dağıtım sırasında karşılaştığı Hae-mi’ye, gideceği Afrika yolculuğu sırasında, onun kedisine bakacağına söz verir. Genç kadın, yolculuktan Ben adındaki varlıklı bir erkekle döner. Yaşanan gizemli bir olay, üç kişinin yaşamını da derinden etkileyecektir.

  Vaha (2002), Güneşli Kent (2007),  Şiir (2010) filmleriyle tanınan Lee Chang-dong’un sekiz yıl aradan sonra çektiği Şüphe (2018) , Haruki Murakami’nin öyküsünden sinemaya uyarlandı.  Film ilk kez,  Cannes Film Festivali’nde gösterilerek festivalden, iki ödül kazandı. Şüphe (2018) ayrıca, 91. Akademi Ödülleri’nde Yabancı Dilde En İyi Film dalında, Güney Kore’nin adayıdır.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Tarihe barbar olarak geçmek umurumda değil!

Filmin adına da yazılan, Romanya Bakanlar Kurulu’nda söylenen, “Tarihe barbar olarak geçmek umurumda değil!”  cümlesi, 1941 yılında, savaşın doğu kanadındaki soykırımı başlattı.  Genç sanatçı Mariana, binlerce insanın öldürüldüğü bu soykırımı, tiyatro oyununa taşımak ister. Gösterim için, Bükreş’in ortasındaki alanı kullanmayı düşünmektedir. Amacını gerçekleştirmek için geçirdiği süreç, soykırımın yadsınmasını ve geçmişle yüzleşilememeyi göz önüne serer. 

  1977 Bükreş doğumlu Radu Jude, Aferim! (2015) filmiyle 65. Berlin Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Dalı’nda Gümüş Ayı ile ödüllendirildi. Scarred Hearts (2016) ile Locarno Film Festival’inde, Jüri Özel Ödülü aldı. Tarihe Barbar Olarak Geçmek Umurumda Değil (2018) ise 53. Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali’nde dünya gösterimine çıkarak, En İyi Film Dalı’nda Kristal Küre ile ödüllendirildi.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Üç Hayat

Üç Hayat (2018), ailesinin konservatuvar öğrenimi görmesine izin vermediği için intihar etmek isteyen Marziyeh adlı genç bir kızın veda konuşmasının video kaydıyla başlar. İzlediğinden etkilenen ünlü sinema oyuncusu Behnaz Jafari, işlerini yarıda bırakarak Jafar Panahi’yle birlikte, hayallerini gerçekleştirmek isteyen kıza yardım etmek için yola koyulur. Uzun çekimlerle aktarılan İran’ın kuzeyindeki dağlık bölgedeki görselliğin eşliğinde Jafari ile Panahi bir yandan, Marziyeh’i çevreleyen İran, Azerbaycan ve Türk geleneklerini tanımaya çalışırken; diğer yandan, geleneğin kaderle arasındaki bağla yüzleşmek zorunda kalırlar. 

İranlı usta yönetmen Jafar Panahi’nin Taksi Tahran’dan (2015) sonra merakla beklenen yeni filmi Üç Hayat, 71. Cannes Film Festivali’nde En İyi Senaryo ödülünü aldı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Dünya Sinemasının Genç Yıldızları (10 film)

Aga (2018)

Aga (2018) filmi Sedna, Nanook ile  kızları Aga’nın yaşamını anlatır. Kuzeyin karla kaplı coğrafyasında Nanook ile  Sedna, atalarının geleneklerine göre yaşarlar. Dışarıdan bakanlar için yaban doğanın ortasında, dünyada kalan son insanlar gibi yalnızdırlar. Sedna ile Nanook’un geleneksel yaşamı, yavaşça ama kaçınılmaz bir biçimde değişir. Avlanmak, giderek zorlaşır. Çevrelerindeki hayvanlar, anlaşılmaz bir şekilde ölür. Buzullar, yıllar geçtikçe daha erken erimeye başlar. Kızları Aga, ailesiyle  anlaşamadığı için uzun zaman önce, yaşadıkları yeri terk etmiştir. Sedna ile  Nanook’a düzenli aralıklarla uğrayan  Chena onların, dış dünyayla arasındaki tek bağlantılarıdır. Sedna’nın sağlığı bozulmaya başlayınca Nanook, eşinin dileğini yerine getirerek kızını bulmak için, uzun bir yolculuğa çıkar.

Aga, ilk filmi Yabancılaşma (2013) ile Venedik Film Festivali’nde Fedeora Ödüllerinde En İyi İlk Film Ödülü’nü alan yönetmen Milko Lazarov’un ikinci filmi.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

İtaat (2018) Obey 

Evde, alkolik annesiyle küfürbaz üvey babasının ezdiği, sokaklarda çetelerin kovaladığı 19 yaşındaki Leon, varoluş sancısı içindedir. Gecekonduda yaşayan sarışın, güzel Twiggy’le tanıştığında, Leon’un içinde yeni duygular uyanır. Her ne kadar Twiggy’nin zevk düşkünü yaşam tarzıyla hareketli dünyasına uzaksa da Leon, ilk kez aşka kapılmıştır. Twiggy artık, onu istemeyince kabuğuna çekilir; ancak, ülkeyi ikiye bölen yıkıcı 2011 Londra ayaklanmalarında, denetleyemediği olgunlaşmamış duygularının iplerini salar. 

Film çekmeye başladığı 2000 yılından bugüne değin, beş kısa filmle iki belgesel yöneten Jamie Jones, ilk uzun metrajlı filmi İtaat (2018)’da tüm filmlerinde yanıtını aradığı soruları yöneltmeyi sürdürüyor: Yoksulluk neden bu kadar çok şiddetle bağlantılıdır ve neden, insanları aşırı uçlara gitmeye zorlar?

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Kız (2018) Girl 

15 yaşındaki Lara balerinlikte yükselmeye kendini adamıştır. Amacına ulaşmak için babasının desteğiyle yeni okuluna başlar. Lara’nın ergenlik dönemine ilişkin sorunları ve sabırsızlığı, balerinliğin gerektirdiği esnekliğe ulaşamayan bedeni nedeniyle daha da artar; çünkü Lara, doğduğunda bir erkektir. 

27 yaşındaki yönetmen Lukas Dhont, aralarında Belçika’nın Oscar aday adayı da olan L’infini (2014) gibi birçok başarılı kısa filmin yönetmenidir. Oscar ve The Wolf’un “Strange Entity” adlı şarkısı için yaptığı müzik videosu ile de tanınan sanatçı, birçok başarılı müzik videosu yönetmiştir. Cannes Cinéfondation’da geliştirilen ilk uzun metrajlı filmi Kız (2018), 71. Cannes Film Festivali’nde Altın Kamera En İyi İlk Film FIPRESCI, Altın Kamera En İyi Yönetmen, Belirli Bir Bakış En İyi Erkek Oyuncu ve Queer Palmiye ödüllerini kazanmıştır.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Limonata (2018) Lemonade 

Limonata (2018), Amerika’da geçici çalışma izni almak isteyen, Romanyalı genç hemşire Mara’nın başından geçenleri anlatıyor. Mara, 9 yaşındaki oğluyla geçinmeye çalışan genç bir annedir. Yeni tanıştığı, Amerikalı Daniel ile evlenirler. Yaşamları yolunda giderken, yeşil kart almak istediğinde, işler sarpa sarar. Film, Mara’nın bir gün içinde, çocuk bakıcısıyken yaşadıklarından, beklenmedik bir anda çağrıldığı Amerikan göçmenlik biriminde karşılaştığı zorluklara; motel odasında bıraktığı oğluna kavuşmak için, polisle arasından geçenlerden, banka kredisi başvurusuna değin karşılaştığı birçok soruna odaklanıyor. 

  Romanya sinemasının yeni yönetmeni Ioana Uricaru’nun ilk uzun metrajlı filmi Limonata, ilk kez 68. Berlin Film Festivali’nde gösterilmiştir. 

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Öylece Oturan Fil, An Elephant Sitting Still 

Derler ki Çin’in kuzeyindeki Manzhouli şehrinde, gün boyunca oturan, dünyayı umursamayan bir fil vardır. Filmin kahramanları için Manzhouli, bir kaçış yeridir. Öğrenci Bu, kendisine durmadan kaba güç gösteren Shuai’i, merdivenden aşağı iterek kaçar. Öte yandan, Bu’nun sınıf arkadaşı Ling, annesinden uzaklaştıkça öğretmenine karşı aşk duyguları beslemeye başlar. Shuai’nin ağabeyi Cheng, bir arkadaşının özkıyımından kendini sorumlu tutar. Bu’nun yaşlı komşusu Bay Wang’ın oğlu, babasını bir bakım evine yatırmak ister. Karakterlerin duygusal sorunlarıyla nihilistik bakış açılarının nedeni, doğrudan ya da dolaylı etkileriyle yaşanan ekonomik çöküntüdür. 

Romanlarıyla Çin’de dalgalanmalar yaratan Bo Hu, Pekin Film Akademisi’nde yönetmenlik öğrenimi görmüştür. Film, yönetmenin ilk ve son uzun metrajlı çalışmasıdır. Yönetmen, 29 yaşındayken, 2017 yılında, yaşamına kendi eliyle son vermiştir. Film Türkiye’de ilk defa 20. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nde gösterilmektedir.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Rahat Bir Nefes (2018) And Breathe Normally 

Rahat Bir Nefes (2018) İzlanda’nın Reykjanes yarımadasındaki İzlandalı bir anneyle Gineli göçmen bir kadının kesişen yaşamlarına odaklanıyor. Kendilerini beklenmedik olayların içinde bulan iki kadın, yaşamlarını yoluna koymaya çalışırken aralarında derin bir bağ kurulur. 

Toplumsal gerçekçi nitelikteki Rahat Bir Nefes (2018), kısa filmleriyle yüzlerce ödül alan Isold Uggadottir’in ilk uzun metrajlı filmidir. Göçmen sorununun yaşanmadığı düşünülen İzlanda’da, konunun yerel toplumsal etkilerini gösteren film, 14. Sundance Film Festivali’nde En İyi Yönetmen, 14. Traverse City Film Festivali’nde En İyi İlk Film, 41. Göteborg Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü’nü kazanmıştır. 

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Retablo (2017) 

Retablo, Peruluların heykelle resim sanatlarını birleştirerek dinsel ya da mitsel öyküleri desenledikleri, geleneksel el sanatına verilen addır. Filmde, Peru’nun dağ eteğindeki bir köyde ailesiyle yaşayan 14 yaşındaki Segundo, babasının izinde ilerlemektedir. Kutu üzerine desenler işleyen genç Segundo, babasına saygı duymaktadır; ancak ailesinin mirasını taşımak zordur. Üstelik bu mirasın, kendisini yaşamının sonuna değin, dağda kalmasını gerektireceğini anlayarak kaygılanmaya başlar. Segundo, babasının yürek burkan bir sırrını tesadüfen öğrenince dindar,  tutucu köylülerin katı gerçekleriyle yüzleşecektir:  Babasıyla düşündüğünden daha derin bir bağının bulunduğunu açığa çıkaran gerçekler… 

Sundance Uzun Metrajlı Film Programı Laboratuvarı’nda geliştirilen Retablo (2017), Londra Film Akademisi’nde öğrenim gören yönetmen Álvaro Delgado-Aparicio’nun, ilk uzun metrajlı filmidir. Aralarında 68. Uluslararası Berlin Film Festivali’nin de bulunduğu birçok festivalden ödülle dönen film, 20. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nde Türkiye’de ilk kez gösterilecek. 

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Sara ve Selim Hakkında (2018) The Reports on Sarah and Saleem 

Sara, Batı Kudüs’te kafe işleten İsrailli bir kadındır. Selim ise Doğu Kudüs’te kurye olarak çalışan Filistinli bir erkektir. Ayrı dünyaların insanları Sara ile Selim, saygın ailelerini küçük düşürmeyi de göze alarak, yasak bir ilişki yaşamaya başlar. Buluştukları bir gece,  yanlış zamanda, yanlış yerde görüldüklerinde ilişkileri, tehlikeli siyasal bir boyut kazanır. Artık, bozulan evliliklerinden daha büyük sorunlarla savaşmak zorunda kalacaklardır. 

İlk uzun metrajlı filmi Love, Theft and Other Entanglements’ın (2015) ön gösterimi,  Berlin Film Festivali’nde gerçekleştirilen 33 yaşındaki yönetmen Muayad Alayan, ikinci uzun metrajlı filmi Sara ve Selim Hakkında (2018) ile aralarında 47. Rotterdam Uluslararası Film Festivali’nin de bulunduğu, pek çok festivalden ödülle döndü.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Suçlu (2018) The Guilty

Suçlu (2018), geçici bir süre telefonları yanıtlamakla görevlendirilen polis memuru Asger Holm’un, kaçırılan bir kadından aldığı yardım çağrısıyla gelişen olayları anlatır. Telefon bağlantısı  ansızın kesilince, kadını hatta tutmaya çalışan Asger için, zamana karşı bir yarış başlar. Çok geçmeden Asger,  düşündüğünden çok daha büyük bir suçla karşılaştığını anlayacaktır. İki ayrı dar odada, baştan sona gerçek zamanlı çekilen Suçlu (2018), Danimarkalı yönetmen Gustav Möller’in ilk uzun metrajlı filmidir. Gerilim öğelerini ustalıkla bir araya getirerek klostrofobik bir hava yaratan film, 15. Baltic Debuts Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’nü; 47. Uluslararası Rotterdam ile 14. Sundance Film Festivali’nde de Seyirci Ödülü’nü almıştır. 

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Zavallı Pity (2018)

Başarılı bir avukatın yaşamını, komadaki karısı yönlendirmektedir. İnsanlar, sürekli güç vermeye çalışan avutucu bakışlarla kucaklamalar eşliğinde, karısının sağlık durumunu sorarlar. Kadının hiç beklenmeyen uyanışı, kendisini karısının acısıyla besleyen adamı, katlanılması güç bir sona ulaştırmıştır.  İnsanların kendisine acımalarından yoksun kalmak onu, boşluğa iter.  Dışarıda, toplumsal düzene uygun yaşıyorsa da kendisini acındırmaya yönelik aldatmacalı davranışları, hastalık boyutuna ulaşmıştır.  

48 yaşındaki Yunan yönetmen Babis Makridis, ikinci uzun metrajlı filmi Pity (2018) ile birçok festivalde övgüyle karşılanarak 9. Odessa Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Film ile En İyi Yönetmen, 32. Karadağ Film Festivali’nde ise Grand Prix Altın Mimoza En İyi Film ödüllerini aldı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Dünyadan Kısa Filmler(6 film)

Sevgili Basketbol (2017)

Sevgili Basketbol (2017), Kobe Bryant’ın emekliye ayrıldığı basketbol sporu üzerine yazdığı ünlü şiirini, aynı adla; ancak yepyeni bir biçimde hayata geçiren Oscar ödüllü bir canlandırma filmi. Filmin yönetmeni, Disney’in Oscar ödüllü canlandırma çizeri Glen Keane. Filmin müzikleri ise Oscar ödüllü besteci John Williams’ın imzasını taşıyor. El çizimleriyle yaratılmış olan film, doğrudan basketbol oyununa hitap ediyor ve Kobe’nin basketbola olan gönül borcunu, sevgisini ve tutkusunu izleyiciye aktarıyor.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Taslak (2017) 

Birçok ödüllü belgesel yöneten ve aynı zamanda akademisyen olan Eva Stefani, Taslak (2017) adlı çağdaş masalında, bir yanda arşiv görüntülerinden faydalanırken öte yanda ince, şiirsel zekâsını gözler önüne seriyor. Taslak, dünyanın en saygın kısa film festivalleri arasında yer alan 64. Oberhausen Uluslararası Kısa Film Festivali’nde “Büyük Ödül” ile onurlandırıldı

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Matria (2017) 

Ramona, güçbela iletişim kurabildiği eşiyle yaşamakta ve despot bir yöneticinin işlettiği bir konserve fabrikasında çalışmaktadır. Gündelik yaşamın zorluklarıyla savaşırken tek sığınağı, kendisini, kızı ve torunuyla birleştiren ilişkisidir. Álvaro Gago’nun yönetmenliğini üstlendiği Matria (2017), 14. Sundance Film Festivali’nde “Kısa Film Büyük Jüri Ödülü”nü kazandı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Sınırda (2018) 

Bir sınır köyünde yaşayan Kore kökenli Çinli bir çocuk, Kore’ye gitmeyi hayal etmektedir. Hayaline kavuşmak için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Wei Shujun, Sınırda (2018) adlı kısa filmiyle 71. Cannes Film Festivali’nde “Kısa Film Jüri Özel Ödülü”nü kazandı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Duvarın Ardındaki Erkekler (2018) 

Tinder. Kadınlar erkek, erkekler de kadın arayışında. Hikâyemizin başkahramanı olan kadın İsrail’de, uygulamanın önerdiği erkekler de Batı Şeria’da olmasa her şey o kadar kolay olurdu ki… Tel Aviv’de yaşayan ve filmimizin hem yönetmeni hem de ana kahramanı olan İsrailli Ines, bölgede süregelen çatışmaya aldırış etmeden arkadaşlık siteleri ve uygulamaları aracılığıyla Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nden erkeklerle iletişim kuruyor. Sanal âlem ve gerçek dünya arasında gidip gelen genç kadın, İsrail’deki hukuki yasaklara ve toplumsal tabulara rağmen Batı Şeria’ya uzanan bir yolculuğa çıkıyor. Ines Moldavsky, dikkat çekici filmi Duvarın Ardındaki Erkekler (2018) ile 68. Berlin Uluslararası Film Festivali’nde “Altın Ayı En İyi Kısa Film” ödülünü kazandı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Sarsıntı (2018)

Bir ormanda olduğunuzu hayal edin. Karanlık, sessiz, boş. Neden orada olduğunuzu bilmiyorsunuz. Ansızın bir uluma duyuyorsunuz. Orada olmak istemediğinizi hissediyorsunuz. Korkuyorsunuz. Bir kurt görüyorsunuz, bir tane daha ve bir tane daha. Size adım adım yaklaşıyorlar ve etrafınızı sarıyorlar. Bu durumda ne yapardınız? Dawid Bodzak, Sarsıntı (2018) adlı filmiyle 30. Clermont-Ferrand Uluslararası Kısa Film Festivali’nde “Büyük Ödül”ün sahibi oldu.

Ayrıntılıbilgi için tıklayın…. 

#Eskişehir #Uluslararası #Film #Festival  #AnadoluÜniversitesi #İletişimBilimleri #Kültür #Sinema #söyleşi #Dünya #Kısa #Genç #EskisehirFF @EskisehirFF

Yazı kategorisi: Film, Gösteri, Festival, söyleşi

Eskişehir Uluslararası Film Festivali 16 Kasımda başlıyor Türk Filmleri

20. Eskişehir Uluslararası Film Festival, 16 – 24 Kasım 2018 tarihleri arasında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü destekleri ile Anadolu Üniversitesi ve İletişim Bilimleri Fakültesi tarafından gerçekleştirilecektir.

Türkiye’nin üniversite kimliği taşıyan uluslararası tek uzun metraj film festivali olan Eskişehir Uluslararası Film Festivali, 20.kez sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanırken festivalin etkinlikleri de belli olmaya başladı.  

Festival Filmleri

2018 yılındaki festivalde Türk Sineması, Dünya Festivallerinden, Gece Yarısı Sineması, 20 Yılın Unutulmazları, Özel Gösterim, Türkiye’den Kısa Filmler, Dünyadan Kısa Filmler, Anısına, Dünya Sinemasının Genç Yıldızları, Canlandırma Sineması, Hayatımız Belgesel, Engelli Farkındalık alanında toplam 64 film seyirci ile buluşacak.

Film Söyleşileri

Bu yıl Sibel, Güvercin, Çirkin Kral Efsanesi, Ağa, Tuzdan Kaide, Borç, Aydede, Kaos, Arada, Çınar, Anons filmlerinin bitiminden sonra Sinema Anadolu’da film söyleşileri olacaktır.

Festivaldaki filmlerin oynayacağı salon ve tarihleri görmek için tıklayın…

Festival Tanıtım Filmi için tıklayın…

Türk Filmleri

Özel Gösterim Yumurcak (1921).

Türk Sineması 2017/2018(8 film) Anons, Arada, Aydede, Borç, Güvercin, Kaos, Sibel, Tuzdan Kaide

Türkiye’den Kısa Filmler(11 film) Abiye (2017), C.O.D. (2017), Çarpıntı (2018), Dijital Kameralı Adam, Gülen Gözler Matinesi, Saklı, Kamyonda, Kiracı, Kutlama, Öz, Sirayet (2017)

Festival Filmleri Tanıtımları

Filmlerin kısa tanıtımları(fragman) film ile ilgili web linkinden izlenebilir.

Özel Gösterim Türk Filmi

Yumurcak (1921)

Yumurcak (1921), kimsesiz bir çocuk ile ona sahip çıkan bir adamın hikâyesini anlatıyor. Doğum yaptıktan sonra yapayalnız kalan bir kadın, bebeğine bakabilecek gücü kendisinde bulamaz ve onu terk eder. Tesadüf eseri çocuğa rastlayan sempatik ve sevecen Şarlo’nun yüreği el vermez ve kimsesiz bebeği yanına alır. Bebek büyüdüğünde, ikilinin arasında güçlü bir bağ oluşmuştur bile.

  Sinemanın dehalarından Charlie Chaplin’in yazıp yönettiği, yapımcılığını üstlendiği ve başrolünde oynadığı 1921 yapımı film, neşeyi ve hüznü beyazperdeye en saf hâlleriyle yansıtan bir başyapıt. 

Film, Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nin yirminci, İletişim Bilimleri Fakültesi’nin kırkıncı, Anadolu Üniversitesi’nin altmışıncı yılına özel bir gösterimle seyirciyle buluşuyor: Şef Murat Sümer yönetimindeki Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası, filmin Charlie Chaplin imzalı müziğini canlı çalarak filme eşlik ediyor. 

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Türk Sineması 2017/2018(8 film)

Anons

Anons, ordudaki görevlerinden atılan dört askerin, Mayıs 1963’teki, yasa dışı etkinliklerini anlatıyor. Bu dört asker, devlet yönetiminin Ankara’daki ayağını devirmek için tasarlananların, İstanbul’daki sorumluluğunu yüklenirler. 22 Mayıs gecesi, darbe bildirisinin, İstanbul Radyosu’nda okunması, darbeciler için yaşamsal bir görevdir. Kendilerine çok güvenmektedirler; ancak, beklemedikleri sorunlarla karşılaşacaklardır. Darbe gecesinde Ankara’dan gelen bilgilerin eksikliği, yağmur fırtınasının başlaması gibi birçok olay nedeniyle sıra dışı bir durumun içine düşerler.

1973 yılında, Yozgat’ta dünyaya gelen Mahmut Fazıl Coşkun, daha önce çektiği Uzak İhtimal (2009) ile Yozgat Blues (2013) filmleriyle birçok ödül almıştır. Üçüncü filmi Anons, 75. Venedik Uluslararası Film Festivali’nin Ufuklar (Orizzonti) bölümünde Jüri Özel Ödülü’nü kazanmıştır.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Arada

Osman, alışılagelmedik takıntıları olan biridir: Ana dili Kürtçeyi anlayıp konuşamadığı; ikinci dili Türkçeyi de konuşabilse de anlayamadığı için iletişim kurmakta zorlanır. Hem iş, hem de özel yaşamında sorunlarla karşılaşır. Öyle ki artık, iki ayrı işi eşzamanlı yürütemez. Örneğin, çalışırken kendisine sorulanlara yanıt veremez. Arkadaşlarıyla söyleşirken kahve içemez. İletişim sorunu nedeniyle uzun soluklu bir ilişkiye giremediği için, evlenme isteğini gerçekleştiremez. En son görüştüğü ve hoşlandığı Fatoş da bu takıntıları yüzünden ondan ayrılır. Osman’ın yaşamı, bir müşterisinin onu, takıntılarından kurtarabileceğini söylemesiyle değişmeye başlar. Yönetmen Ali Kemal Çınar, hiçbir parasal destek almaksızın, çekimlerini Diyarbakır’da gerçekleştirdiği Arada (2018) filmiyle 2018’de ikincisi düzenlenen 55. Ulusal Yarışma’da Jüri Özel Ödülü’nü kazandı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Aydede

Kısa filmlerle  belgeseller yöneten  Abdurrahman Öner, Aydede adlı ilk uzun metrajlı filminde bir anneyle oğlunun öyküsünü anlatıyor. Küçükken Bekir,  babasını kaybeder. Annesi Rabia ile  dedesi İlyas, bir tuhafiye dükkânı işleterek aileyi geçindirirler. Çok sevdiği dedesi İlyas ölünce, üzülmemesi için Bekir’e, dedesinin öldükten sonra Ay’a gidip, Aydede’ye dönüştüğünü  söylerler. Dedesinin Ay’a  gittiğine inanan Bekir, televizyonda gördüğü bir filmden etkilenerek, bir bisiklet alıp Ay’a  uçarak dedesini görmeyi  düşler. Annesi Rabia ise, ablasıyla  aralarındaki  miras paylaşımında oturdukları evle tuhafiye dükkânını kaybeder. Aile üyeleri arasında başlayan miras kavgasının yanında,  içindeki platonik aşkı, Rabia’nın  yaşamını daha da zorlaştırır.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Borç

Borç (2018), düzenli bir yaşam süren Tufan’ın, beklenmedik bir olayla karşılaşmasını anlatıyor. Tufan, karısı Mukaddes ve kızları Simge’yle yaşar. Eskişehir’de küçük bir basımevinde çalışmaktadır. Evlerinin yan dairesinde, yalnız oturan komşuları Huriye, bir gece ansızın hastalanır. Doktor, Huriye’nin bir süre, yalnız bırakılmaması gerektiğini söyler. Tufan, bakacak kimsesi bulunmayan Huriye’yi, ortada bırakmak istemez. İyileşinceye kadar Huriye’yi, evinde konuk etmeye karar verir. Tufan, yaşadığı kaygıların sonucunda ‘iyilik’ sınavından geçecektir. 

  37. İstanbul Festivali Ulusal Yarışma Bölümü’nde Altın Lale Ödülü alan Borç’un (2018) yönetmeni Vuslat Saraçoğlu, aynı zamanda senaryo yazarı, yapımcı ve oyuncu. Neden Tarkovski Olamıyorum (2015) filminde oynayan Saraçoğlu’nun, Müslüm Baba’nın Evlatları (2014) adlı belgesel filminin yanında, kısa filmleri de bulunmaktadır.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Güvercin

Yalnız ve içine kapanık bir genç olan Yusuf, Adana’nın kenar mahallelerinden birinde, ağabeyi ve ablasıyla birlikte yaşamaktadır. Oturdukları evin çatısında, babasından kalan güvercinlerle ilgilenmek, Yusuf’un huzur bulduğu tek uğraştır. Maverdi adını verdiği güverciniyle aralarında, özel bir bağ vardır. Kendisini para kazanması için zorlayan ağabeyine karşı gelemez. Kendi evlerinin çatısında, güvercinleriyle kurduğu dünyadan koparak, dışarıdaki korkutucu dünyada bir tutunma noktası bulmak Yusuf için, çok zordur. 

Güvercin (2018), Adana doğumlu genç yönetmen Banu Sıvacı’nın ilk uzun metrajlı filmidir. İlk kez, 68. Berlin Film Festivali’nde gösterilmiştir. Film Banu Sıvacı’ya, 22. Sofya Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’nü; 37. İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü’nü; 29. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde de Mahmut Tali Öngören Özel Ödülü’nü getirdi.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Kaos

Kaos (2018), üç günahla ilişkili, üç ayrı sorgulamanın anlatıldığı bir film. Süleyman, Şeyh Abdullah ile Saffet, günahlarından kaçmaktadır. Üç adam, çıkan yıkıcı fırtınadan kurtulmak için, aynı mağaraya sığınır. Mağaranın çıkışları toprak kayması sonucunda kapanınca kendilerini, ölmeyi beklerken bulurlar. Bekleyişleri, her birinin kendi içindeki sorgulamayı ortaya çıkarır. Filmde, “mağaraya sığınan üç adam” söylencesi, yakın geçmişe uyarlanarak betimlenmiştir.

 Semir Aslanyürek’in, senaryosunu yazarak yönettiği filmin görüntü yönetmenliğini, Yusuf Aslanyürek üstlendi. Semir Aslanyürek, ilk uzun metrajlı filmi Vagon’u 1993’te tamamladı. 2001’de Şellale’yi çeken yönetmen, 2003’te Çağlar İçinde Antakya adlı belgesel çalışması yaptı ve 2006’da Eve Giden Yol’u çekti. Çekimleri Türkiye ile Ürdün’de gerçekleştirilen Kaos (2018), Aslanyürek Film Production ile Adonis Film ortak yapımı. Kaos, dünya gösterimini ilk kez 42. Montreal World Film Festivali’nde gerçekleştirdi.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Sibel

Konuşma yetisinden yoksun, yirmi beş yaşındaki Sibel, Karadeniz Bölgesi’ndeki bir dağ köyünde yaşamaktadır. İletişim kurabilmek için, bölgenin geleneksel ıslık dilini kullanır.  Yaşadığı köydeki insanların, “engelli” diyerek dışladıkları Sibel, yalnızlığına katlanabilmek için kendini tarla, bahçe çalışmalarına vermiştir.  Köye korku salan kurdun izini sürerken ormanda,  yaralı bir asker kaçağıyla karşılaşınca Sibel’in yaşamı değişir.

Sibel, Guillaume Giovanetti ile  Çağla Zencirci’nin beraber çektiği üçüncü uzun metrajlı film. İlk filmleri Noor’da (2012) Pakistan’daki trans birey Noor’un;  ikinci filmleri Ningen’de (2013) ise Japonya’daki bir iş adamının yaşadıklarını anlatan yönetmenler, üçüncü filmlerinde kameralarını Türkiye’ye çeviriyorlar.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Tuzdan Kaide

Tuzdan Kaide, kendini zamandan, çevresinden soyutlamış otuzlu yaşlarındaki bir kadını anlatır. Yaşadığı oda bile, bir mağaraya benzer. Hamile kaldığını öğrendiği sırada ortadan kaybolan ikiz kız kardeşini aramaya başlar. Önce bir nehri aşar, sonra bir bahçeye, kuş dükkânına, en sonunda da karanlık bir odaya ulaşır. Şehre gittiğinde, iblislerin kendisine dadandığı sanrısına kapılmış bir sandalcıyla konuşur. Aynı rüyanın yinelendiği yolculuğu, zamandan, yerden bağımsız bir anlatıya dönüşür.

Filmin yönetmeni Burak Çevik’e göre  kadın, hamilelikle birlikte değişim geçirir. Doğum, önemli bir sorunun yanıtlanmasını gerektirir: Kargaşa dolu dünyada, yeni bir canlı daha doğurmak anlamlı mıdır?

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Türkiye’den Kısa Filmler(11 film)

Abiye (2017)

İstanbul’un arka semtlerinden birinde, evlere dikilmek üzere abiye dağıtan Orhan, kendisiyle ve işiyle yüzleşmesine sebep olacak bir durumla karşılaşır. Maddi sıkıntılar sebebiyle bu atölyede çalışmaya başlayan Gülnur, aldığı abiyeleri işleyip geri getirmesine rağmen hırsızlıkla suçlanır. Orhan, her yolu deneyip bu hatayı telafi etmeye çalışsa da başaramaz. Vicdanını rahatlatmak için farklı bir çözüm bulacaktır. Doğuş Algün, Abiye (2017) adlı kısa filmiyle ulusal ve uluslararası, birçok festivalde çeşitli ödüller kazandı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

C.O.D. (2017) 

C.O.D. (2017), Foucault’un “Normal insan kurgudur.” sözünden hareketle,  ensesinde bir barkod ile yaşayarak sistemin ürünü haline gelmiş bireyi, süregelen rutini içinde kendisiyle yüzleştirir. Çalışmak ve tüketmek karşılığında vaat edilen “renkli hayallerin”,  kendisine ait olmadığını fark eden kahramanımız için yıkım kaçınılmaz olur. Onur Doğan’ın C.O.D. (2017) adlı filmi, çeşitli ulusal ve uluslararası festivallerde birçok ödül kazanmayı başardı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Çarpıntı (2018) 

Eve döndüğünde bir şeylerin ters gittiğinden kuşkulanan erkek, eşinin kendisini aldattığına ilişkin ipuçları bulur. İçinde büyüyen, doğrulayamadığı bu kuşku, günden güne ruhunu kemirir. Cihan Tamtürk’ün Çarpıntı (2018) adlı filmi, 8. Okan Üniversitesi Öğrenci Filmleri Kısa Film Yarışması’nda “Sony Professional Özel Ödülü”nü kazandı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Dijital Kameralı Adam 

Dziga Vertov, 1929 tarihli “ Film Kameralı Adam” adlı belgeseliyle bir Sovyet kentinin gün doğumundan gün batımına portresini çizerken, kameranın, yani “mekanik gözün” de sınırlarını keşfediyordu. Vertov’un “Sine-göz” kuramından yola çıkan bu yapımda, bir köy ile bir metropol arasındaki üretim, tüketim ve toplumsal yaşam farklılıklarının, “dijital göze” yansımaları konu ediliyor

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Gülen Gözler Matinesi

70’li yılların Yeşilçam filmlerine hayran olan Ferit, uzun bir süre önce varlığını keşfettiği gizli bir kliniğin müptelası olmuştur. Gerçek ismini kimsenin bilmediği ‘Doktor’ lakaplı bir erkeğin işlettiği bu klinikte, ziyaretçilere özel seanslar düzenlenerek Türk sinemasının unutulmaz sahneleri hastaların zihinlerine gündüz rüyası olarak yüklenmektedir.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Saklı

Akın Öğretme, 1988 senesinde Antalya’nın Kaş ilçesine yerleşir ve o yıldan beri çadırda yaşamını sürdürür. Başta gönüllü olarak sürdürdüğü bu yaşam biçimi, düzenli bir gelirinin olmayışı, yoksulluğu ve bir aileye sahip olmaması nedeniyle zorunlu hale gelir. Tüm zorluklara rağmen, yaşadığı hiçbir şeyden pişmanlık duymamıştır; tek konu hariç… Bu pişmanlık, sevdiği kadınla evlenememiş olmasıdır. Bugün 69 yaşında olan Akın Öğretme, Sosyal Güvenlik Kurumundan üç ayda bir aldığı yedi yüz yirmi liralık muhtaç aylığıyla, her şeye rağmen, mutlu olmaya çabalamaktadır.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Kamyonda 

Ömer, kamyonuyla ilk kez uzun yol işine çıkar. Eşi Meryem bu yolculukta ona eşlik eder. Yolda birisine çarparlar ve zor bir karar almak zorundadırlar.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Kiracı

Deniz, Levent’in evinde kiracıdır ve apartman önündeki kedi evlerinin akıbetiyle ilgili konuşmak üzere kendi evinde düzenlenen apartman yönetimi toplantısına katılır. Deniz’in oyu ev sahibi Levent tarafından manipüle edilmek istenmektedir. Deniz, maruz kaldığı baskılar sonucunda kararını değiştirecek midir?

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Kutlama

Doğaya ve hayvanlara derin bir sevgi duyan 5 yaşındaki Leyla, annesi, babası, dedesi ve babaannesiyle geniş avlulu bir evde yaşamaktadır. Kurban Bayramı yaklaşmıştır. Ev ahalisi tatlı bir telaş içindedir. Bayramda kurban edilmek üzere alınan koyun, birkaç gündür evin arkasındaki ahırda yaşamaktadır. Ara sıra koyunu görmeye ve beslemeye giden Leyla’nın, koyunu yaklaşan bu sondan kurtarmak için bir fikri vardır.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Öz

Bahr, yaşam serüveninin son anlarını deneyimlemektedir. Fiziki boyuttan koparak yeni bir boyuta geçer ve orada yeni bir düzenin parçası haline gelir

Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Sirayet (2017)

Irak savaşının son ganimetleri olan Saddam’ın altınları, kaçakçılar tarafından pamukların arasına gizlenerek Türkiye sınırından geçirilmektedir. Altın parçalarını pamuklardan ayıklamak için kör işçiler çalıştırılmaktadır. Kaçakçılar, kör işçilere pamuktan ayıkladıkları şeyin taş olduğunu söyleyerek olası bir hırsızlığın önüne geçmeyi amaçlarlar. Kör işçilerin arasında kör taklidi yapan bir işçi olduğunu bilmezler. Sirayet (2017), ulusal ve uluslararası festivallerde birçok ödül kazandı.

Ayrıntılı bilgi için tıklayın…. 

#Eskişehir #Uluslararası #Film #Festival  #AnadoluÜniversitesi #İletişimBilimleri #Kültür #Sinema #söyleşi #Türk #Türkiye #Kısa #EskisehirFF @EskisehirFF

Yazı kategorisi: Film, Gösteri, Festival, söyleşi, Sergi

Eskişehir Uluslararası Film Festivali 16 Kasımda başlıyor

20. Eskişehir Uluslararası Film Festival, 16 – 24 Kasım 2018 tarihleri arasında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü destekleri ile Anadolu Üniversitesi ve İletişim Bilimleri Fakültesi tarafından gerçekleştirilecektir.

Türkiye’nin üniversite kimliği taşıyan uluslararası tek uzun metraj film festivali olan Eskişehir Uluslararası Film Festivali, 20.kez sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanırken festivalin etkinlikleri de belli olmaya başladı.  

Bu yıl festivalde “Sinema Kültürüne Katkı Ödülü” 1957’de sinema dünyasına adım atan Türker İnanoğlu’nun 1997 yılında kurduğu TÜRVAK’a verilecek.

20. Eskişehir Uluslararası Film Festivali “TÜRVAK Sinema Sergisi”ne ev sahipliği yapıyor. Sergide 10.000 parçanın üzerindeki koleksiyon içerisinden Türk sinema tarihinde iz bırakmış filmlerin orijinal afişlerine ve TÜRVAK tarafından hazırlanmış sinema kitaplarına kadar birçok esere Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Bilim Kültür ve Sanat Merkezi – Sazova Parkı’nda yer verilecek.

Yumurcak(1921) Filmi, Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nin yirminci, İletişim Bilimleri Fakültesi’nin kırkıncı, Anadolu Üniversitesi’nin altmışıncı yılına özel bir gösterimle seyirciyle buluşuyor: Şef Murat Sümer yönetimindeki Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası, filmin Charlie Chaplin imzalı müziğini canlı çalarak filme eşlik ediyor.

Ödüller

Sinema Kültürüne Katkı Ödülü bu yıl 1997 yılında, yapımcı ve yönetmen Türker İnanoğlu tarafından kurulan TÜRVAK- Türker İnanoğlu Vakfı’na takdim edilecek.  

Onur Ödülleri bu yıl iki usta isme; oyuncu Itır Esen ile oyuncu Macit Koper’e takdim edilecek.  

Sinema Emek Ödülleri bu yıl yönetmen Yılmaz Atadeniz, görüntü yönetmeni Çetin Tunca ile Makyaj uzmanı, ses sanatçısı ve oyuncu Suzan Kardeş’e takdim edilecek.  

Festival Filmleri

2018 yılındaki festivalde Türk Sineması, Dünya Festivallerinden, Gece Yarısı Sineması, 20 Yılın Unutulmazları, Özel Gösterim, Türkiye’den Kısa Filmler, Dünyadan Kısa Filmler, Anısına, Dünya Sinemasının Genç Yıldızları, Canlandırma Sineması, Hayatımız Belgesel, Engelli Farkındalık alanında toplam 64 film seyirci ile buluşacak.

Açılış Filmi  Hendrix, 17. Tribeca Film Festivali’nin Uluslararası Yarışması’nda En İyi Film Ödülü’nü alan ilk uzun metrajlı bu filmi, 20. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nde Türkiye’de ilk kez gösteriliyor. Ayrıntılı bilgi için tıklayın….

Film Söyleşileri

Bu yıl Sibel, Güvercin, Çirkin Kral Efsanesi, Ağa, Tuzdan Kaide, Borç, Aydede, Kaos, Arada, Çınar, Anons filmlerinin bitiminden sonra Sinema Anadolu’da film söyleşileri olacaktır.

Festivaldaki filmlerin oynayacağı salon ve tarihleri görmek için tıklayın…

Festival Tanıtım Filmi için tıklayın…

Şafak Ertan Çomaklı, Anadolu Üniversitesi Rektörü

“…Ülkemizin kültür birikimine katkıda bulunacak faaliyetlerin devamlılığını sağlamak için üniversitemizin bütün olanaklarını seferber ediyoruz.

Bu çabaların neticelerinden biri olan Anadolu Üniversitesi Uluslararası Eskişehir Film Festivali bu yıl 20’nci kez siz değerli izleyicileri ile buluşuyor. Böylesi bir festivali 20 yıldır kesintisiz olarak gerçekleştirmek takdir edersiniz ki kolay değildir. Bu sebeple bizleri 20 yıldır sinema aracılığıyla bir araya getiren bu festivalin gerçekleşmesinde emeği geçen Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nin öğretim elemanlarına, personeline ve öğrencilerine, değerli sanatçılarımıza, konuklarımıza, festivale katkı sağlayan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyor, izleyicilerimize keyifli bir festival diliyorum….

Erhan Eroğlu, İletişim Bilimleri Fakültesi Dekanı, Festival Başkanı

“…Türkiye’de başka bir örneği bulunmayan Uluslararası Eskişehir Film Festivali’nin 20’nci yaşını kutladığımız bu yıl da farklı ülkelerden pek çok farklı filme yer verdiğimiz seçkimizi siz değerli izleyicilerimizin beğenisine sunuyoruz. Öğrencilerimizin sinema alanındaki bilgi ve birikimlerini geliştirecek atölyeler, çoğunun yönetmenliğini gençlerin ve öğrencilerin yapmış olduğu kısa filmler, Türk sinemasının önde gelen filmleri bu yıl da festivalimizde yer alacak. Bu yıla özel olarak “20 Yılın Unutulmazları” başlığı seyircimizle buluşacak.  Ayrıca müzikleri Senfoni Orkestramız tarafından seslendirilecek yönetmenliğini Charlie Chaplin’in yaptığı The Kid filminin gösterimi gerçekleştirilecek. Yine festivalimiz kapsamında “Sinema Kültürüne Katkı” ve “Kısa Film Yapım Desteği” ödüllerimiz sahiplerini bulacak. Ayrıca Oscar’ın ilk 20 yılında ödül almış filmlere ait afiş sergisi de fakültemizde festival süresince gezilebilecektir…”

Festival ekibi için tıklayın…

Eskişehir Uluslararası Film Festivali

Eskişehir Uluslararası Film Festivali ilk kez 1998 yılı baharında, “Uluslararası Eskişehir Sinema Günleri” adı altında, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Gülseren Yücel öncülüğünde; aralarında Yunanistan ve Slovenya’dan gelen film yönetmenlerinin de olduğu konukları ve sekiz uzun, üç kısa metraj filmden oluşan programı ile gerçekleşti. Doç. Dr. Serhat Serter ve Dr. Öğr. Üyesi Yaprak İşçibaşı ile birlikte Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nin de katkılarıyla gerçekleşen Sinema Günleri; klasik başyapıtları, dünya festivallerinin ödüllü filmlerini, bağımsız filmleri ve yeni yönetmenleri kentle buluşturdu.

 9 yıl sonra 2007 yılında, o zamana kadar büyük yol kat etmiş olan Sinema Günleri, “Eskişehir Uluslararası Film Festivali” adını aldı. Festival, kentteki sinema salonlarına yayıldı. Türkiye’de sinema kültürünün gelişmesine, sinemanın düşünsel boyutunun zenginleşmesine katkıda bulunmak amacıyla, festivalde ilk kez bir yarışma açıldı. Yarışma kapsamında “En İyi Sinema Kitabı”, “En İyi Sinema Makalesi” ve “Televizyonda En İyi Sinema Programı” ödülleri verildi. İlk yıldan itibaren verilen ve ilki İstanbul Kültür Sanat Vakfı başkanı Şakir Eczacıbaşı’na takdim edilen “Onur Ödülü”nün yanı sıra daha çok kameranın arkasında görev yapmış olan sinema emekçilerine “Sinemaya Emek Ödülü” verilmeye başlandı.  

20 yıllık katkısıyla kentin belleğinde önemli bir yer bırakan Eskişehir Uluslararası Film Festivali; Anadolu Üniversitesi bünyesindeki Sinema Anadoluyla, anımsamamızın hafızamızda güzel hatıraları açığa çıkardığı Kılıçoğlu Sinemasıyla ve kentteki gösterimlere katkı sunan Cinemaximum ve CinemaPink ile tüm sinemaseverlere ulaşmaya hedefledi. “Askıda Bilet” uygulamasıyla takvimlerde beklenir hale geldi.  

“Sinema Tarihinin Unutulmazları”, “Dünya Sinemasının Genç Yıldızları”, “Dünya Festivallerinden”, “Anısına”, “Gece Yarısı Sineması”, “Serbest Bölge”, “Hayatımız Belgesel”, “Konuk Ülke ve Sineması”, “Türk Sineması”, “Canlandırma Sineması”, “Kısa Filmler”, “Engelli Farkındalık” gibi bölümlerle, kentin sinema seyircisine yüzlerce film sunuldu, atölyeler, paneller, seminerler ve sinema dersleriyle festival süresince konuklar ağırlandı

Festival arşivi için tıklayın….

Türker İnanoğlu

1960’ta kendi şirketi Erler Film’i kurarak, siyah-beyaz ve renkli 200’ün üzerinde film çeken, 1979’da Ulusal Video şirketini kurarak Türkiye’de yeni bir süreci, video dönemini başlatan ve 1985 yılında kurduğu stüdyoyla TRT kanalına, birçok haber ya da eğlence yapımı hazırlayan Türker İnanoğlu, 1997 Yılında TÜRVAK – Türker İnanoğlu Vakfı’nı kurdu. Yapımcılığını üstlendiği tüm filmlerin haklarını ve kendi üzerinde bulunan tüm televizyon yapımlarını, TÜRVAK’a devreden İnanoğlu, 2001 yılında “Türkiye’nin ilk ve tek sinema müzesi” olan TÜRVAK Sinema Müzesi’ni kurdu.

Itır Esen ile oyuncu Macit Koper

1975 yılından itibaren Yeşilçam’ın güzel gözlü, hüzünlü bakışlı, masum kızı olarak sinema yolculuğunu sürdüren Itır Esen, ilk olarak Aşkı Memnu dizisinin çekimlerine başlamak üzere olan ve dizi için yeni yüzler arayan Halit Refiğ’in dikkatini çeker. Halit Refiğ Itır Esen’i gördüğü anda Nihal karakteri için aradığı oyuncuyu bulduğunu anlar ve kısa süre içerisinde onu dizi ekibine dahil eder. 1975-1978 yılları arasında Bizim Aile (1975), Gülen Gözler (1977), Aile Şerefi (1976), Cennetin Çocukları (1977) dahil toplam sekiz filmde oynayan Esen, Münir Özkul, Adile Naşit, Tarık Akan, Şener Şen, Halit Akçatepe gibi birçok büyük oyuncu ile çalışmıştır. Itır Esen, festivalin açılış töreninde verilecek onur ödülünün sahibi olacak.

 1983 yılına dek ilgilendiği ve çalıştığı asıl alan tiyatro iken Atıf Yılmaz ile tanışıklığı ile beyazperdeye adımını atan Macit Koper, sinemada hem oyuncu hem senarist olarak çalışır. “Sanatçı olmak, kendini ifade etmenin en etkili yollarından biri, belki de birincisidir.” diyen Macit Koper, festivalin açılış töreninde verilecek olan bir diğer onur ödülünün sahibi olacak.

Yönetmen Yılmaz Atadeniz, görüntü yönetmeni Çetin Tunca , Makyaj uzmanı, ses sanatçısı ve oyuncu Suzan Kardeş

55 yıl önce Yedi Kocalı Hürmüz filmiyle yönetmenliğe başlayan ve 1963-1994 yılları arasında 100’e yakın film yöneten Yılmaz Atadeniz, festivalde bu yılın sinema emek ödülü alacak isimleri arasında yer alıyor.    

Festivalin diğer bir sinema emek ödülü ise Gülşah (1975), Selvi Boylu Al Yazmalım (1977), Şalvar Davası (1983) gibi filmlerin aralarında bulunduğu onlarca filmin görüntü yönetmenliğine adını yazdıran ve Selvi Boylum Al Yazmalım ile Hayallerim, Aşkım ve Sen filmleriyle Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden En İyi Görüntü Yönetmeni ödülünü iki kez kazanan Çetin Tunca’ya verilecek.  

Son olarak; makyaj uzmanlığına, HürriyetGazetesi’nde yayımlanan fotoromanlardaki oyunculara makyaj yaparak başlayan,1985 yılından itibaren Sezen Aksu, Türkân Şoray gibi birçok ünlünün, sahne ve sinemamakyajlarını yaparak kariyerine devam eden Suzan Kardeş de festivalin açılıştöreninde verilecek sinema emek ödüllerinin bir diğer sahibi olacak.

#Eskişehir #Uluslararası #Film #Festival  #AnadoluÜniversitesi #İletişimBilimleri #ödül #Türkerİnanoğlu #Türvak #Kültür #Sinema #söyleşi #Türk #Dünya #Gece #Unutulmazlar, #Türkiye #Kısa #Genç #Canlandırma #Belgesel #Engelli #EskisehirFF @EskisehirFF

Yazı kategorisi: Gösteri, Festival, Konser

japon bahçe açılışı ve konser

japon“2010 Türkiye’de Japon Yılı” etkinlikleri kapsamında Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Japon Türk Kültürel Değişim Derneği işbirliğiyle yapılan ve Türkiye’nin en büyüğü olan Japon Bahçesi 4 Temmuz Pazar günü yapılacak törenle açılacak.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi örnek bir projeyi daha hayata geçiriyor. 2010 yılının Türkiye’de Japonya yılı olarak kutlanması vesilesiyle, Japonya ve Türkiye arasındaki dostluk ilişkilerini daha da derinleştirmek için, Japon Türk Kültürel Değişim Derneği ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Okumaya devam et “japon bahçe açılışı ve konser”

Yazı kategorisi: Fotoğraf Çekim, Gösteri, Festival

“Kömür Karası” fotoğraf gösterisi

komur_karaEfsad’ın 18 Haziran Cuma tarihindeki etkinliğinde Efsad’lı fotoğrafçılar Ümit Özcan, Birol Kayrak, Yılmaz Bolat, Emre Koçak, Sinan Bağ, Can Tezol, Alper Meranezlioğlu, Battal Gazi Barlas ve Serdar Aksoy’un ortak fotoğraf gösterisini izleyeceğiz, “Kömür Karası”.

Mardin ve Diyarbakır’dan gelip Eskişehir ormanlarında odun kömürü üretmekte olan ailelerin Okumaya devam et ““Kömür Karası” fotoğraf gösterisi”

Yazı kategorisi: Çocuk, Gösteri, Festival, Konser, Tiyatro

Karma Dans Gösterisi ve Güldeste 1 konseri

güldesteBugüne kadar gerçekleştirdiği sosyal ve kültürel çalışmalarla Eskişehir’in Sosyal ve Kültürel hayatına canlılık katmayı hedefleyen ve bu hedef doğrultusunda 5 yıldır kent halkına birbirinden keyifli ramazan programları hazırlayan Odunpazarı Belediyesi,

devamı http://www.kultursanateskisehir.com