20. Eskişehir Uluslararası Film Festival, 16 – 24 Kasım 2018 tarihleri arasında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü destekleri ile Anadolu Üniversitesi ve İletişim Bilimleri Fakültesi tarafından gerçekleştirilecektir.
Türkiye’nin üniversite kimliği taşıyan uluslararası tek uzun metraj film festivali olan Eskişehir Uluslararası Film Festivali, 20.kez sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanırken festivalin etkinlikleri de belli olmaya başladı.
Festival Filmleri
2018 yılındaki festivalde Türk Sineması, Dünya Festivallerinden, Gece Yarısı Sineması, 20 Yılın Unutulmazları, Özel Gösterim, Türkiye’den Kısa Filmler, Dünyadan Kısa Filmler, Anısına, Dünya Sinemasının Genç Yıldızları, Canlandırma Sineması, Hayatımız Belgesel, Engelli Farkındalık alanında toplam 64 film seyirci ile buluşacak.
Film Söyleşileri
Bu yıl Sibel, Güvercin, Çirkin Kral Efsanesi, Ağa, Tuzdan Kaide, Borç, Aydede, Kaos, Arada, Çınar, Anons filmlerinin bitiminden sonra Sinema Anadolu’da film söyleşileri olacaktır.
Festivaldaki filmlerin oynayacağı salon ve tarihleri görmek için tıklayın…
Festival Tanıtım Filmi için tıklayın…
Özel Seçki Fimler
20 Yılın Unutulmazları(4 film) Vavien, Pan’ın Labirenti, Pan’s Labyrinth, Masumiyet, Amour
Anısına(3 film)
Hesaplaşma(2017) Rainbow, Amadeus (1984), Ölü Adam Dead Man, 1995
Canlandırma Sineması(3 film) Dilili Paris’te (2018) Dilili in Paris, Funan (2018), Kule (2018) The Tower
Hayatımız Belgesel(3 film) Bergman (2018) Bergman A Year in a Life, Çirkin Kral’ın Efsanesi (2017) The Legend of The Ugly King, Neden Yaratıcıyız? (2018) Why are we Creative?
Engelli Farkındalık(2 film) Çınar (2018), Merak Etme Fazla Uzaklaşamaz (2018) Don’t Worry, He Won’t Get Far on Foot
Gece Yarısı Sineması(2 film) Jack’in Yaptığı Ev The House That Jack Built, Suspiria
20 Yılın Unutulmazları(4 film)
Vavien
Celal, kendisine can sıkıcı gelen karısıyla çocuklarının arasında, mutsuz bir aile yaşamı süren, umutsuzluğun içine gömülmüş bir babadır. Ağabeyi Cemal’le ortak kurdukları elektrikçi dükkânında da işleri yolunda gitmemektedir. Sıradanlıktan kurtulmak isteyen ikilinin tek eğlencesi, Samsun’daki barlarla pavyonlardır. Pavyonda çalışan Sibel Ceylan’ın aşkına kapılan Celal, aşkı için, başına türlü dertler açar. Karısının kendisinden gizli biriktirdiği parayı öğrenip ele geçirmeye çalışınca, şaşırtıcı olaylarla karşılaşır.
Taylan Biraderler adıyla da anılan Yağmur Taylan ile Durul Taylan kardeşlerin yönettiği, senaryosunu Engin Günaydın’ın yazdığı film, yakın dönemde çekilen yerli filmler arasında ayrıksı bir yerde duruyor. Kara mizahtan beslenen yapısının, derinlemesine işlenmiş karakterlerinin yanında, ilgi çekici görselliğiyle Vavien (2009), 12. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nden sonra bir kez daha, Eskişehirli sinemaseverlerle buluşuyor.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
Amour
Georges ile Anne, seksen yaşlarında, emekli müzik öğretmeni bir çifttir. Ömürlerini huzur ve mutluluk içerisinde geçiren çiftin dingin yaşamı, bir gün Anne’in felç geçirmesiyle altüst olur. Georges, eşine elinden geldiğince iyi bakar; ama yapabilecekleri sınırlıdır. Onca yıla yayılan evlilikleri, Anne’in sağlığı kötüleştikçe, bambaşka bir bağlılık sınavından geçmek zorunda kalır.
Usta yönetmen Michael Haneke’nin aşk, sevgi, yaşlılık, ölüm konularına odaklandığı filmin başrollerinde Jean-Louis Trintignant ile gençliğinde oynadığı Hiroşima Sevgilim (Hiroshima Mon Amour, 1959) filmiyle de tanınan, 2017 yılında yaşamını yitiren Emmanuelle Riva yer alıyor. Haneke’ye ikinci Altın Palmiye ödülünü kazandırdıktan sonra dünya çapında onlarca ödül alan Aşk (2012), 15. Uluslararası Eskişehir Film Festivali’nin en çok ilgi çeken filmlerinden biriydi.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
Masumiyet
Tam yirmi yıl önceki adıyla Uluslararası Eskişehir Sinema Günleri’nin ilkinde, izleyiciyle buluşan filmlerden biri Masumiyet…
Yusuf, cezaevinde on yıl tutuklu kaldıktan sonra özgür bırakılır. Ablasıyla görüşmek için İzmir’e gider. Teyzesiyle eniştesinin evinde tanıklık ettiklerinden kaçan Yusuf, ucuz bir otele yerleşir. Aralarında sıra dışı bir ilişkinin süregeldiği Uğur ile Bekir, işitme ve konuşma yetisinden yoksun doğmuş Çilem de aynı otelde kalmaktadır. Tanışmalarının ardından, herkesin kendi masumiyetini izlediğini gören Yusuf yine, sarsıcı olaylara tanıklık edecektir. Yeşilçam filmlerinin geleneksel aşırılıkları, Masumiyet filmiyle çağdaş bir anlatım kazanır.
Zeki Demirkubuz’un yönettiği Masumiyet, Bekir’in kırlık alandaki uzun konuşmasıyla, oteldeki kavgayla, aykırı sözcüklerin kullanıldığı konuşmalarla belleklerde yer etmiştir.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
Pan’ın Labirenti, Pan’s Labyrinth
Yıl 1944, İspanya İç Savaşı’ndan beş yıl sonra… On yaşındaki Ofelia, hasta ve hamile annesiyle birlikte, yüzbaşı üvey babasının yanına taşınır. Bu ev, aynı zamanda orman içinde bir karakoldur ve arka bahçesinde esrarengiz bir labirent vardır. Üvey babasının çevresindekilere uyguladığı tüm eziyetlere tanıklık eden Ofelia, labirentin içindeki gerçeküstü bir yaratıkla beslediği düşsel güzellikteki dünyasının içinde, kendisini çevreleyen vahşetten kaçmanın yolunu bulur.
İlk kez 2006 yılında Cannes Film Festival’inde gösterilen Pan’ın Labirenti, küçük bir kızın gözünden dünyaya bakıyor. Film, Suyun Sesi (The Shape of Water, 2017) adlı filmiyle geçtiğimiz yıl boyunca birçok ödül kazanan Guillermo del Toro’nun başyapıtı sayılıyor. Filmin, 9. Uluslararası Eskişehir Film Festivali’nde anlattığı masalın etkileri, festivalin yirminci yılında da sürüyor.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
Anısına(3 film)
Hesaplaşma(2017) Rainbow
Hesaplaşma (2017), Beppe Fenoglio’nun aynı adlı romanından esinlenmiş. Anlatılanlar, 1943 yazında İtalya’da geçiyor. Yirmili yaşlardaki Fulvia, Milton, Giorgio iyi geçinen arkadaşlardır. Genellikle Fulvia’nın yazlıklarında buluşan üç arkadaş, çok sevdikleri Over the Rainbow şarkısıyla dans edip eğlenirler. Giorgio ile Milton, İtalyan İç Savaşı başlayınca direnişçilere katılırlar. Her iki erkek de, birbirinden habersiz, Fulvia’ya âşıktır. Fulvia ise yalnızca Milton’un kendisine yazdığı mektuplardan hoşlanmaktadır. Milton, bir söyleşi sırasında, Fulvia’nın Giorgio’ya duyduğu aşkı öğrenir. Sonrasında Giorgio ile hesaplaşmak için yola çıkar; ancak Giorgio, kısa bir süre önce faşistlerin eline düşmüştür.
İlk kez 2017 Toronto Film Festivali’nde gösterilen Hesaplaşma, Vittorio Taviani’nin ölümünden önce çekilen son Taviani Kardeşler filmi.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
Amadeus (1984)
Amadeus (1984), on sekizinci yüzyılda Viyana’da yaşamış besteciler, Wolfgang Amadeus Mozart ile Antonio Salieri’nin başından geçenleri anlatıyor. Salieri, dindar biridir. Bestecilikle ulaştığı başarısını, Tanrı’nın bir armağanı gibi görür. Mozart’ın müziğini son derece tanrısal bulan Salieri, ona hayrandır. Gelecekte, Mozart’ın düzeyine çıkmayı başarmak için çabalar. Böylece, Tanrı’ya ulaşacağına inanmaktadır; ancak, yakından tanımaya başladığında, Mozart’ın kaba kişiliğini öğrenince şaşkına döner. Tanrı’nın, böyle bir adamı kutsamasına anlam veremez. Kendi sıradanlığının intikamını, hem Tanrı’dan hem de Mozart’tan alması gerekmektedir.
Guguk Kuşu (One Flew Over the Cuckoo’s Nest, 1975), Hair (1979), Ay’daki Adam (Man on the Moon, 1999) filmleriyle tanınan usta yönetmen Milos Forman’ın yönettiği Amadeus (1984), En İyi Film dâhil sekiz dalda Akademi Ödülü almıştır.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
Ölü Adam Dead Man, 1995
William Blake önemsiz, sıradan bir yaşam sürdüğüne inanan bir gençtir. Yeni bir deneyim kazanmak için, bulunduğu toprakları bırakarak, bilmediği bir yerde yeni bir yaşama atılmaya karar verir. Çıktığı yolculuk onu, her anlamda değiştirecektir. Yine, bunalım içindeki bir anında tanıştığı, ‘Hiç Kimse’ adındaki Amerikan yerlisi onu, daha önce yaşamış şair, William Blake sanarak yeni bir dönüşüme götürür. Böylece William Blake, Hiç Kimse ile kendi içinden bambaşka biri yaratır.
Amerikan bağımsız sinemasının ustalarından, Jim Jarmusch’un yönettiği filmdeki, western türüne yeni bir soluk getirmesine yarayan siyah-beyaz görüntüleri, 3 Temmuz 2018’de yaşamını yitiren Robby Müller düzenlemiştir. Birçok ödül kazanan Müller, 1997 yılında hem Ölü Adam (Dead Man, 1995) hem de Dalgaları Aşmak (Breaking the Waves, 1996) filmleriyle Ulusal Film Eleştirmenleri Derneği ile New York Film Eleştirmenleri Birliği ödüllerini kazanmıştır.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
Canlandırma Sineması(3 film)
Dilili Paris’te (2018) Dilili in Paris
Dilili Paris’te (2018) Fransa tarihinde Güzel Dönem (La Belle Époque) adıyla anılan, 20. yüzyılın başlarındaki yıllarda geçiyor. Kanak Dilili Güzel Dönem’in Paris’inde, tekerlekli botlarıyla dağıtımcılık işine çıkan gençlerin arasındadır. Arkadaşıyla Kanak Dilili, kayıplara karışan kız çocuklarının gizemini çözmeye çalışırlar. Araştırmalarında kendilerine yardım edecek bölgelerde dolaşan, birçok sıra dışı erkek ya da kadınla karşılaşırlar.
Yönetmen Michel Ocelot’un deyişiyle Dilili Paris’te (2018) bir yandan dönemin tutkulu ve büyüleyici ortamını yansıtırken; diğer yandan da kadının toplumdaki konumuna odaklanmaktadır. Kiriku ve Büyücü (Kirikou and the Sorceress 1998), Azur ile Asmar (2006), Gece Masalları’ndan (Tales of The Night, 2011) sonra Michel Ocelot’un büyüleyici genç kahramanlar, gizemli yerler, büyülü karşılaşmalarla geri döndüğü film, karanlık güçlerin karşısında iyinin kazandığı bir anlatı ortaya koyuyor. Film Türkiye’de ilk defa 20. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nde gösterilmektedir.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
Funan (2018)
Funan (2018), Kamboçya’daki acımasız Kızıl Khmer yönetiminin, 17 Aralık 1975 tarihinde, Phnom Penh şehrini ele geçirilmesiyle başlar. Milyonlarca insan, başkentten kırsal alana, yeni yönetimi desteklemek için çalışmaya gönderilir. Göçe zorlananlar arasında Chou ile Khoun ve dört yaşındaki oğulları Sovanh da vardır. Mayınlarla döşeli yolda, açlık içinde, haftalarca yürümek zorunda kalırlar. Kızıl Khmer yönetiminin, 1979 yılında devrilmesine kadar, Kamboçya halkının çoğunluğu, çalışma kamplarında esir tutulmuşlardır.
Funan filminde, annesinin yaşamından esinlenen yönetmen Denis Do ayrılık, açlık, esirlik koşullarında bile yaşamda kalma çabasından yola çıkarak, bir umut öyküsü anlatabiliyor. Funan, yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi ve 2018 Annecy Uluslararası Canlandırma Film Festivali’nde Uzun Metraj Kristal Ödülü’nü kazandı. Film Türkiye’de ilk defa 20. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nde gösterilmektedir.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
Kule (2018) The Tower
Kule (2018), Lübnan’daki sığınmacı yerleşkesinde, on bir yaşındaki Filistinli kız Wardi’nin, farklı yaşlardaki akrabalarından dinledikleri üzerinden, anavatanıyla tanışmasını anlatır. İki boyutlu canlandırma ve kukla canlandırmanın birlikte kullanıldığı film, Filistin azınlığını incelemektedir. Kampta yaşayan ailenin dördüncü kuşağının üyesi Wardi, büyüklerinden, çektikleri 70 yıllık çileyi öğrenir. Film, olayları küçük bir kızın gözünden anlatır. Böylece, Orta Doğu’da geçmişte yaşanan sorunların bugüne yansımaları, hem çocuklara, hem de yetişkinlere seslenen bir dille sunulur.
Filmde anlatılanlar, Beyrut’taki Burj el Barjaneh sığınmacı yerleşkesinde, İngilizce öğreten ve canlandırma film dersleri de veren yönetmen Mats Grorud’un kişisel deneyimlerini de yansıtır. Kule, yönetmenin ilk uzun metrajlı filmidir.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
Hayatımız Belgesel(3 film)
Bergman (2018) Bergman A Year in a Life
Bergman (2018) İsveçli film yönetmeni Ingmar Bergman’ın Yedinci Mühür ve Yaban Çilekleri adlı sinema filmlerinin yanında dört tiyatro oyunuyla bir TV filmini yönettiği, yaşamının hem en üretken hem de en çalkantılı yıllarından birine, 1957’ye odaklanıyor. Filmin çıkış noktası, yönetmen Jane Magnusson’un 2013’te Martin Scorsese, Francis Coppola, Wes Anderson ile çektiği Trespassing Bergman belgeselidir. Bergman filmi (2018), Bergman’ın etkileyici sanatsal mirasının temelindeki varoluşçu temaların özel yaşamındaki yansımalarını araştırıyor.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
Çirkin Kral’ın Efsanesi (2017) The Legend of The Ugly King
Çirkin Kral’ın Efsanesi (2017), dünyaca ünlü yönetmen ve oyuncu Yılmaz Güney’in, yaşamının dönüm noktalarını anlatan bir belgesel. Film, Yılmaz Güney’i tanıyan kişilerin görüşleriyle kişisel ya da kurumsal kaynaklardan derlenen bilgiler doğrultusunda çekilmiş. Belgesel, sanatçının karşılaştığı güçlüklerin yanı sıra dünya görüşünü, sanata bakışını da göz ardı etmiyor. Yılmaz Güney, 1982 Cannes Film Festivali’nde, Yol filmiyle kazandığı Altın Palmiye’den sonra, Avrupa sinemasında önemli bir yer edindi.
Film, dünya gösterimine, Yılmaz Güney’in 33. ölüm yıl dönümünde Toronto Film Festivali’nde çıktı. Hüseyin Tabak’ın yedi yılda tamamladığı Çirkin Kral’ın Efsanesi, Costa Gavras ve Michael Haneke gibi saygın yönetmenlerle söyleşiler de içeriyor.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
Neden Yaratıcıyız? (2018) Why are we Creative?
Usta yönetmen Hermann Vaske Neden Yaratıcıyız? (2018) filminde; dert edindiği kişisel bir konuyu aydınlatmak için, 30 yıl boyunca tanıştığı dünyanın en ilgi çekici sanatçılarına, düşünürlerine aynı soruyu yöneltir: “Neden yaratıcısın?”. Sorduğu kişiler arasında David Bowie, Ai Weiwei, Björk, Yoko Ono, Quentin Tarantino, Nick Cave, Dalai Lama gibi, daha birçok kişi vardır.
Vaske yönetmen, yazar, yapımcı kimliğiyle yıllar içerisinde sayısız insanla çalışmış; aralarında Cannes Lions ile Clio’nun da bulunduğu 100’ü aşkın ödül kazanmıştır. Balkan Spirit (2012) adlı yol filminde de Güneydoğu Avrupa’yı Marina Abramoviç, Slavoj Zizek, Emir Kusturica, Angelina Jolie ile gezerken yine yaratıcılık konusunu inceleyen Vaske, Neden Yaratıcıyız? filmiyle de aynı kavramı sorgulayışını, 30 yılı aşan uzmanlık yaşamı boyunca sürdürdüğünü gösteriyor.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
Engelli Farkındalık(2 film)
Çınar (2018)
30’lu yaşların ortasındaki Mustafa, eşi Suna ve engelli oğlu Rıza ile birlikte Kars’ın Sarıkamış ilçesinde yaşamaktadır. İşe her gün at sırtında gitmek zorunda olan Mustafa, ailesini makam şoförlüğü yaparak geçindirir. Mustafa’nın en büyük hayali, oğlunun diğer çocuklar gibi koşup oynadığını görebilmektir. Bu nedenle oğlunu ameliyat ettirebilmek için, sevmediği işinde patronu ne derse yapmak zorunda kalır. Eşi Suna ise Rıza ile ilgilenmektedir. Engelli oğlunun eğitim alması için elinden geleni yapan Suna, oğlunu okula sırtında götürüp getirir. Suna’nın geçirdiği kazanın ardından öğrendikleri bir gerçek, ailenin zor olan yaşamlarını daha da altüst edecektir. Kendisi de engelli bir birey olan yönetmen Mustafa Karadeniz, kendi yaşam öyküsünden izler taşıyan ilk uzun metrajlı filmi Çınar (2018)’ı, başta annesi Çınar Hanım olmak üzere tüm engelli çocuk annelerine ithaf etmiştir.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
Merak Etme Fazla Uzaklaşamaz (2018) Don’t Worry, He Won’t Get Far on Foot
Merak Etme Fazla Uzaklaşamaz (2018), karikatürist John Callahan’ın 1989’daki anılarına dayanmaktadır. Çılgın bir yaşam süren Callahan, geçirdiği trafik kazasından sonra tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kalır. Alkolik birine dönüşen John, kız arkadaşıyla destekçisinin güç vermesiyle alkol bağımlılığından kurtulmaya karar verir. İyileşme sürecinde karikatür yeteneği açığa çıkar. Çizdiği yergi dolu karikatürler, Callahan’ın yaşamına yeni bir soluk getirir. Can Dostum (Good Will Hunting, 1997) filmiyle bilinen yönetmen Gus Van Sant, Merak Etme Fazla Uzaklaşamaz (2018) ile abartmadan bir başarı öyküsünü duygusallıkla anlatmaktadır.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın….
#Eskişehir #Uluslararası #Film #Festival #AnadoluÜniversitesi #İletişimBilimleri #Kültür #Sinema #söyleşi #Dünya #Gece #Unutulmazlar #Canlandırma #Belgesel #Engelli #EskisehirFF @EskisehirFF