Eskişehir Şehir Tiyatrolarında Kasım ayında hangi oyunları seyredeceğiz?
Şehir Tiyatroları bu yıl üç yeni temsille yıla başladı. Müfettiş, Böyledir Bizim Sevdamız ve Vahşetin Tanrısı.
Genel Sanat Yönetmeni Ali Eyidoğan’ın Kültür Servisi programında, Artı TV’den Aslı Uluşahin’e anlattığı yeni dönem oyunları ile ilgili videoyu izlemek için tıklayın…
Üç yeni oyunun konusu, oyuncu kadrosunu aşağıda bulabilirsiniz.
#Eskişehir #Tiyatro #temsil #Vahşetintanrısı #müfettiş #böyledirbizimsevdamız #oyun #Alieyidoğan
Müfettiş
İki Perde, 2 Saat
9 Yaş ve üzeri seyirci için uygundur
Konusu: Çarlık yönetiminin gölgesi altında, yozlaşmış taşra bürokrasisini başarılı bir anlatım ve olay örgüsü ile alaya alan komedi oyunu
Yazan: N. V. GOGOL
Çeviren: Melih Cevdet ANDAY, Erol GÜNEY
Yöneten: Murat KARASU
Koreograf: Özgür Adam İNANÇ
Müzik: Oktay KÖSEOĞLU
Dekor Tasarım: Başak ÖZDOĞAN
Kostüm Tasarım: Tülay KALE
Işık Tasarım: Mustafa KALA
Yönetmen Yard.: Savran PERK
Dramaturg: Sibel ARICAN
Reji Asistanı: Ceyda ÇINAR ONBUL, Zişan AKTAŞ
Oynayanlar
Umut BAZLAMA, Özlem BOYACI, Emre DEMİRCİ, Nagihan ORHAN, Emir Murat İZCİ, Mustafa KILIKÇI, Serhat ONBUL, Serkan SEZGİN, Alp SUNAOĞLU, Sermet YEŞİL, Ceyda ÇINAR ONBUL, Zişan AKTAŞ, Enes İLÇİ, Enes SEYREK, Kürşat KARAMAN
Böyledir Bizim Sevdamız
İki Perde 2 Saat 20 Dk
9 Yaş ve üzeri seyirci için uygundur
Konusu: Ülkemizi derinden etkileyen toplumsal olayları ve yakın Türkiye tarihini konu alan müzikal, Zülfü Livaneli’nin birbirinden etkileyici şarkıları eşliğinde seyirci ile buluşuyor.
Beste: Zülfü LİVANELİ
Uyarlayan Derleyen ve Yöneten: Ali EYİDOĞAN
Orkestra Şefi: Aytuğ ÜLGEN
Koreograf: Deniz ALP
Dekor Tasarım: Ahmet ERTAP
Kostüm Tasarım: Tülay KALE
Işık Tasarım: Soner ERDOĞMUŞ
Yönetmen Yard.: Burcu TUTKUN
Dramaturg: Şafak ÖZEN
Reji Asistanı: Selcen Ezgi DİNÇER
Oynayanlar
Özlem AKDOĞAN, Devrim Özder AKIN, Berkay AKIN, Gamze DEMİRER, Sinan DEMİRER, Zafer ERGÜL, Hakkı KUŞ, Elif Melda YILMAZ
Ümit KAHVECİ(Piyano)
Vahşet Tanrısı
Tek Perde, 1 Saat 15 Dk.
13 Yaş ve üzeri seyirci için uygundur
Konusu: Bireyin ve toplumun içinde barındırdığı hoşgörüsüzlüğü ve şiddet eğilimini, aile kavramını sorgulayarak anlatan bir kara mizah örneği
Yazan: Yasmina REZA
Çeviren: Zeynep AVCI
Yöneten: Mert KIRLAK
Müzik: Ali EYİDOĞAN
Dekor Tasarım: Aylin ÖNEN
Işık Tasarım: Ali Rıza TEKİN
Yönetmen Yard.: Çiğdem ALTUĞ
Dramaturg: Şafak ÖZEN
Reji Asistanı: Berkay GÖKÇEK, Nur YÜKSEL
Oynayanlar
Korel CEZAYİRLİ, Murat DANACI, Başak Boran OKSAL, Çiğdem ALTUĞ
Böyledir Bizim Sevdamız
Eskişehir Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği görevini de sürdüren Ali Eyidoğan’ın yönettiği oyun, ülkemizi derinden etkileyen toplumsal olayları ve yakın Türkiye tarihini konu alıyor.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, 2019-2020 tiyatro
sezonuna Livaneli Müzikali ile başlayacak. Şehir Tiyatroları ve Senfoni
Orkestrası’nın ortaklaşa gerçekleştireceği “Böyledir Bizim Sevdamız” adlı
müzikalin prömiyeri ekim ayı başında Eskişehir’de yapılacak.
Eskişehir Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği görevini de sürdüren Ali
Eyidoğan’ın yönettiği oyun, ülkemizi derinden etkileyen toplumsal olayları ve
yakın Türkiye tarihini konu alıyor. “Uzun bir zaman önce, yakın dönemimizin
siyasal ve toplumsal panoramasını çerçevelendirecek bir müzikalin hayaline
yatmıştım” diyen Eyidoğlu, “Siyasetin ışığında asi, darbelerin gölgesinde hain,
suikastların ve toplumsal cinnetlerin karanlığında terörist ilan edilenlere
dair bir müzikal, bir ağıt belki de” diye tanımlıyor “Böyledir Bizim
Sevdamız”ı. Eyidoğan, “Yaşama değer katmayı dert edinenlerin ötekileştirildiği
bir dünyada, mahkûmiyete, işkenceye ve sürgünlüğe maruz bırakılmış insanlar
için, Anadolu’nun bağrından sökün ederek gelen bir ağıt yakalım istedim sadece.
Ve bunu karşılayabilecek en doğru seçkinin Livaneli şarkılarından
oluşabileceğini hissettim” diyor.
50 kişilik kadro…
“Böyledir Bizim Sevdamız” adlı müzikal 50 kişilik bir kadroya sahip.
Livaneli şarkılarını da seslendirecek olan Eskişehir Şehir Tiyatroları
sanatçıları ile müzikleri icra edecek olan Eskişehir Senfoni Orkestrası
müzisyenlerinin yanı sıra profesyonel bale sanatçıları da bu prodüksiyonda yer
alacak.
Projeye, çıkış aşamasından itibaren düşünce ve önerileri ile eşlik eden Zülfü
Livaneli müzikal ile ilgili olarak “Projeye olan inançları ve müziğime bakış
açıları beni de heyecanlandırdı. Hepimizin zevkle izleyeceği bir gösteri ile
bizleri buluşturacaklarına eminim” diyor.
Orkestra Şefliğini Aytuğ Ülgenin üstlendiği müzikalin hareket düzenini Ankara
Devlet Opera ve Bale sanatçısı Deniz Alp yapacak.
Eyidoğan ile “Böyledir Bizim Sevdamız” adlı müzikal üzerine sohbet ettik.
– “Livaneli Müzikali” yapma fikri nasıl oluştu, ne amaçlayarak karar verdiniz?
Toplumsal belleğimiz de bireysel belleğimiz gibi belli kodlar ediniyor. Bir
koku sizi alıp nasıl yıllar öncesine götürebiliyorsa, bir ses, bir tını, bir ezgi
de yaşanmışlığınızdan bir karşılık buluveriyor. Livaneli şarkıları, Sayın
Livaneli’nin de belirttiği gibi; artık sadece kendi hikâyesi olmaktan çıkmış ve
coğrafyamızın yakın tarihindeki belli patolojik olguların ve travmaların
hikâyesine dönüşmüştür. Hatta bütün bunlara itiraz etmenin ve direnmenin de
sembolü haline gelmiştir. 2018 Kasım’ında oyuncu arkadaşım Mert (Kırlak) ile
sohbet ederken tam tabiri ile ağzımdan kaçıverdi bu hayal. Ancak ortada henüz
bir metin yoktu ve tamamen parça parça hikâyelerle imgeler dolaşıyordu kafamda.
Mert’in gözlerinin parladığı anı hâlâ unutamam. O gün projeyi ayaklandırdık
diyebilirim.
Herkesin ortak hikâyesi
– Müzikal Zülfü Livaneli’nin biyografisinden mi oluşuyor, metni yazarken nasıl
bir anlatım yolu izlediniz?
Zülfü Livaneli Türkiye’nin en önemli çağdaş ozanlarındandır. Zülfü Livaneli
şarkılarının olduğu müzikal bir seyirlik, Livaneli’nin hikâyesi olmadan
düşünülemez. Kaldı ki Zülfü Livaneli’nin bütün edebi eserleri, şiirleri ve
besteleri onun bu bahsettiğim çerçevedeki yaşanmışlıklarından dökülmüştür.
Ancak benim hedefim, Zülfü Livaneli’nin yaşadıklarının fonunda herkesin ortak
hikâyesini bir resme dökebilmek. Livaneli’nin sözlerinden, şiirlerinden,
anılarından ve bunların izdüşümlerinden “müzikal seyirlik” bir metin çıktı
ortaya. Bu tanımı özellikle yapmak istiyorum. Çünkü içinde anlatıyı,
yansılamayı, şiiri, dansı, ışığı ve gölgeyi, teatral birçok öğeyi ve tabii ki
müziği barındıran bir metin oldu ve sahne üstü de böyle olacak. Düş ile kâbus
arasında geçen bir seyirlik.
– Projenin ve metnin oluşturulması aşamasında Zülfü Livaneli ile fikir
alışverişinde bulundunuz mu? Nasıl bir katkısı oldu?
Sayın Livaneli ile görüşmelere metni oluşturmadan önce başladık. Kendisine bir
projemiz olduğunu ve görüşmek istediğimizi söylediğimizde sağ olsun en içten ve
dostane tavrıyla konuk etti bizi. Kısaca anlatmam gerekirse; ben kendisine tek
bir sayfalık raporla gittim. Uzun uzun konuştuk. Konuştukça proje ikimizin
aklında da iyice şekillendi. Hatıratından nasıl faydalanmak istediğimi, bu
hikâyelerin hangi şarkılarla nasıl ve ne anlamda buluşacağına dair birkaç
örneğimi dinleyince, benimle aynı heyecanı paylaştığını gördüm. Aynı duyguları
paylaştığımızı fark ettim. Neleri derleyip neleri uyarlayacağım hemen hemen
kesinleşmişti. Geriye sadece oturup sahne metni olarak kaleme almak kalıyordu.
2 ay içinde de sahne metnini oluşturdum.
Politik, sosyolojik…
– Oyunun projelendirilmesi aşamasında ve prova sürecinde çekinceleriniz ya da
karşılaştığınız zorluklar oldu mu?
Hâlâ en büyük endişem, Livaneli şarkılarının herkesçe biliniyor olmasından
kaynaklanıyor. Bu şarkılar insanların hayatında zaten belli şeylere tekabül
ediyor. Ancak biz bu projede şarkılara yeni perspektifler katıyoruz. Bir
anlamda seyircinin (ve de dinleyicinin) hayal gücüne müdahale ediyoruz.
Şarkılarla hikâyeleri desteklediğimiz kadar yeni hikâyeler de çıkarıyoruz. Bu
bir handikaptır. Şarkılara pranga vurmak gibidir. Ancak bu kurgulamanın
sonucunda, şarkıların ruhundan sapmayacağını bildiğim için, bu denemeden ve
riskten zevk aldığımı belirtmeliyim.
– Genel olarak müzikalin içeriğinden bahseder misiniz?
Özetlemeye çalışayım: Oyun; Cumhuriyet tarihimizin son 60 yılında Türkiye’yi
politik, sosyolojik ve hatta felsefi açıdan etkileyen büyük olayların
gölgesinde, taraf olmaya zorlanan, daha doğrusu yeni bir taraf belirlemesine,
üçüncü bir seçenek sunmasına izin verilmeyen bir bireyin hayata, sanata ve
sevdaya bakışını hikaye ediniyor diyebilirim. Bu hem Ömer’in, hem Zülfü’nün
hikâyesi. Oyunun adına gelirsek: her şeye rağmen umudunu yitirmeyenlerin bir
sloganıdır bence bu. “Kırılsa da kanadımız/Asiye çıksa adımız/Duyan duysun
bilen bilsin/Böyledir bizim sevdamız.”
– Ekibi oluştururken nasıl bir yöntem izlediniz. Sahnede Zülfü Livaneli’yi
canlandıran bir oyuncu olacak mı? Rollerden biraz bahseder misiniz?
Müzikallere uygun ve başarılı bir ekibimiz var. 8 oyuncu, 6 dansçı ve 35
kişilik Eskişehir Senfoni Orkestramız ile harika bir ekip kurmuş bulunmaktayız.
Oyunumuz anlatı formlarından oluştuğu için, klasik dramatik yapıda bir oyun
yapmıyoruz. Bu yüzden tek bir kişinin tek bir rolü oynadığı bir sahneleme
biçimi yok oyunumuzda. Ancak Zülfü Livaneli’nin bir çok farklı dönemini
yansılayacak anlatıcı ve vokalist oyuncularımız var. Bu biçimi tercih etmemin
en büyük nedeni de, bir kişinin hikâyesine değil, bir anlayışın ve inanışın
derdine odaklanmak.
YENİ OYUNLAR…
– Eskişehir Şehir Tiyatroları yeni sezonda başka hangi yeni projelerini
izleyici ile buluşturacak?
Sezona 3 yeni oyunun provası ile başladık. Benim yönettiğim “Böyledir Bizim
Sevdamız” müzikali dışında, Yasmina Reza’nın yazıp sanatçımız Mert Kırlak’ın
yönettiği “Vahşet Tanrısı” ve usta yönetmen Murat Karasu’nun yönettiği Gogol’ün
“Müfettiş” oyunu var. Ayrıca sezon içinde Türk tiyatrosunun en önemli
yazarlarından Turgut Özakman’ın “Duvarların Ötesi” adlı oyununu Murat Atak
rejisi ile bir Shakespeare klasiği olan “Macbeth” oyununu ise Barış Erdenk’in
sahneleyişi ile izleyicimizle buluşturacağız.